18 Şubat 2010 Perşembe

Ekonominin küçülmesi de bankalara bağlandı..


Ekonomiden sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, Türk ekonomisinin küçülmesinin asli sorumlusunun özel bankalar olduğunu söyledi.
Bülent Gedikli, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) geçtiğimiz günlerde açıkladığı “Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri” raporuyla ilgili soruları yanıtladı.
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in “Bizim bankalar artık yabancı bankalara hava atabilir” dediğini belirten Gedikli, şunları kaydetti:


“Buna bir şey demiyoruz tabii. Elde ettikleri karlarla yabancılara hava atsınlar. Ama bu karlarla KOBİ'lere caka satmasınlar, üreticilere caka satmasınlar.

Özel bankaların kriz sürecinde ortaya koydukları yaklaşım ortada. BDDK Başkanı Bilgin de bunu ifade etti. 'Oyun bozan bankalar' dedi mesela. Kredileri geri çağıran, teminatları arttırmak isteyen bankalar oldu. Bilgin'in ağzından da bu ifade ediliyor. Demek ki bazı bankaların kriz sürecindeki tutumları masaya yatırılmalı. Bunun sadece not edilmesi yeterli değil. Bu masaya da yatırılmalı. Hatta bu bankalar deşifre edilmeli. Yani hangi bankalardır bunlar, niçin böyle yaptılar? Bu bankaların bu konuyla ilgili açıklama yapmaları da lazım. Bu da bence sosyal sorumluluğun gereğidir.

Çok büyük bir kriz yaşandı. Kriz sürecinde ortaya konulan yaklaşım mercek altına alınmalıdır. Çünkü o yaklaşımlar ülkenin kaderini belirliyor. Burada gelişigüzel davranamazsınız. Herkes belirli bir anlayış içerisinde hareket etmek zorunda. ABD öyle yaptı, Avrupa öyle yaptı. Ülkeler nasıl tedbirler aldı hep beraber gördük. Devletler gerektiği durumlarda devreye girdi. Farklı mekanizmalar devreye sokuldu, piyasa ekonomisi uygulamalarından sapan durumlar bile ortaya çıktı. Bu bir sosyal sorumluluktur. Bu özel bankaların takındığı olumsuz durumun bir daha yaşanmaması için bu konular masaya yatırılmalıdır.”

“ÖZEL BANKALAR SINIFTA KALDI”

Gedikli, BDDK'nın açıkladığı rapora göre, “kamu bankaları ve katılım bankalarının sınıfı geçtiğini, özel bankaların ise sınıfta kaldığını” ifade ederek, özel bankaların yüzde 0,4 oranında verdikleri kredileri azalttığını, ancak kamu bankalarının verdikleri kredileri yüzde 19 oranında arttırdığını kaydetti. Yabancı bankaların da verdikleri kredileri yüzde 2 oranında arttırdıklarına işaret eden Bülent Gedikli, enflasyon farkı dikkate alındığında özel sektörün verdiği kredilerin reel olarak yüzde 6 oranında azaldığını dile getirdi.

Almanya'daki bankaların Türkiye'deki özel bankalar kadar kar yapmadığını belirten Gedikli, bu bankaların Deutsche Bank'ın öncülüğünde 500 milyon Avroluk ortak fon oluşturduklarını anlatarak, şunları kaydetti:

“Daha az kar yapmalarına rağmen Almanya'daki özel bankalar ellerini taşın altına koydular. Ancak bizim bankalarımız bu karlarına rağmen ellerini taşın altına koymadılar. Açıklanan karneler bunu gösteriyor.

Özel bankaların kredi garanti fonuna yaptıkları katkı 5 milyon lira civarında. Bunlar çok küçük katkılar. Ama Hükümet, Hazine aracılığıyla 1 milyar Liralık bir fon taahhüt etti. Türkiye'deki bankaların kredi garanti fonundaki davranışları da maalesef karnedeki en kötü nottur. Bazı sivil toplum örgütlerinin başkanları da bu konuyla ilgili açıklama yaptılar biliyorsunuz. Bankalar, kredi garanti fonuna sorunlu kredilerini aktarmaya çalıştılar maalesef. Böyle bir tutum sergilediler. Sorunlu kredilerini kredi garanti fonu üzerinden teminat altına almaya çalıştılar. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Böyle bir bankacılık anlayışı dünyanın neresinde var? Sıfır riskle çalışan, en küçük riski bile almayan, bütün riski devlete veya reel sektöre bırakan bir bankacılık anlayışı maalesef bu kriz sürecinde ortaya çıktı.

Türkiye'deki reel sektör veya üretici kesim en azından bundan sonrası için bankalara güvenemez. Bu krizin ortaya çıkardığı durumlardan bir tanesi budur.”

“ARTIK KALKINMA BANKACILIĞINA, PROJE BANKACILIĞINA GEÇMEMİZ LAZIM”
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, özel bankaların reel sektöre kriz döneminde takındığı tavır nedeniyle yeni bir finansman anlayışının ve alternatif finans kaynaklarının devreye girmesi gerektiğini vurgulayarak, “Artık kalkınma bankacılığına, proje bankacılığına geçmemiz lazım” dedi.

Türkiye'deki bankacılık anlayışının yeni bir vizyona kavuşturulması gerektiğini kaydeden Gedikli, “Proje bankacılığına BDDK'nın öncülük etmesi gerekiyor. BDDK'nın kriz sonrasında krizden çıkış stratejilerinden biri olarak bankacılık-reel sektör ilişkilerini yeni baştan kurgulaması ihtiyacı doğuyor. Bu da tabii esas itibariyle üretici kredilerini kredilendirme anlamında. Bu bir nevi kalkınma bankacılığı anlayışıdır” diye konuştu.

“BORÇLARINI ÖDEME KONUSUNDA EN SAMİMİ KESİM KOBİ'LERDİR
Özel bankaların, KOBİ'lere verdikleri kredileri azalttıklarını belirten Gedikli, Eylül 2008-Eylül 2009 tarihleri arasındaki KOBİ kredilerinin yüzde 6,8 oranında azaldığını ifade etti.

Gedikli, özel bankaların, KOBİ'lere verdikleri kredinin azalmasına gerekçe olarak KOBİ'lerin yeterli düzeyde şeffaf olmamalarını ve yeterli talep gelmemesini gösterdiklerini anlatarak, “KOBİ'ler belki yeterli derecede şeffaf olamayabilirler. Ancak borçlarını ödeme konusunda en samimi kesim KOBİ'lerdir. Ne yapar, ne eder borcunu öder. Bu da bilinir, Türkiye'de bir gelenek halindedir. KOBİ'ler borçlarına çok sadıktır. Buna rağmen KOBİ'lere verilen kredilerin azaltılması doğru bir yaklaşım değil” dedi.

Türk ekonomisinin 2010'da tahminen yüzde 5,5 civarında küçüleceğini belirten Bülent Gedikli, “Türk ekonomisinin küçülmesinin asli sorumlusu özel bankalardır. Kredileri arttırmayarak, kredileri geri çağırarak, KOBİ'lere, üreticilere sürekli olarak sorun çıkartarak, teminatlarını arttırmalarını isteyerek aslında bu küçülmenin bir anlamda sorumlusu oldu bankalar. Eğer bu süreçte bankalar farklı bir yaklaşım sergileseydi, ekonomik küçülmemiz bu ölçüde olmazdı. Bunun da sorgulanması lazım. Bankacılık sektörünün neden gözden geçirilmesi gerektiğini bu durumdan da anlayabiliriz” diye konuştu.

Bülent Gedikli, kriz sürecinde Merkez Bankası'nın kriz sürecinde faizleri süratle indirerek ve likidite desteği vererek bankalara çok büyük destek verdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Merkez Bankasının bankalara verdiği desteği bankalar reel sektöre yansıtmadılar, vermediler. Merkez Bankası faizleri hızla düşürdüğü halde bankalar kredi faizlerini yüksek tutmaya devam ettiler. Bu faiz düşmesi kredilere yansımadı. Merkez Bankası bu olumlu tutumu izlerken, bu yaklaşımı sergilerken siz bankacılık sektörü olarak bunu en ufak şekilde kaale almıyorsunuz. Yani siz aynı kolaylığı sağlamıyorsunuz.... Merkez Bankası'nın attığı adımlar da bundan dolayı tam anlamıyla sonuca ulaşmadı. O zaman Merkez Bankası bu adımları niye attı, bu kolaylığı size niye sağladı? Bankalar bu kolaylığı sadece kara çevirmeyi amaç edindi. Halbuki bunu KOBİ'lere, üreticilere destek amacıyla ortaya koysaydılar, ekonomik küçülmemiz de bu ölçüde olmayacaktı. Bu bankacılık anlayışıyla Türkiye kalkınmasını ve büyümesini sağlıklı bir şekilde gerçekleştiremez. Bu kriz sürecinde ortaya çıkan sonuçlardan bir tanesi de bu.
Üreticiliği desteklemeyen bir bankacılık anlayışı tefeciliğe eşdeğerdir. Siz üreticileri, KOBİ'leri desteklemeyeceksiniz yaptığınız bankacılığın ne anlamı var o zaman? Sadece Hazine'ye, devlete borç vermekten ibaret midir bankacılık?

BDDK'nın bankacılık vizyonunu kriz sonrasına göre yeniden dizayn etmesi, yeni bir vizyon geliştirmesi gerekiyor. Kalkınma bankacılığı vizyonu, üreticiyi destekleyen vizyon, proje bankacılığı konularında yeni bir konsept geliştirme ihtiyacı var.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder