21 Şubat 2010 Pazar

Yunanistan'ın benzini bitti


Benzin istasyonlarının başlattığı bu uygulamanın ardından, hafta başında 1.2 Euro olan benzinin litre fiyatı 1.6 Euro’ya yükseldi. Atinalılar araçlarındaki benzini harcamamak için haftasonu evlerinden dışarı çıkmazken, benzin istasyonlarında araçlar büyük kuyruklar oluşturdu.

Tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşayan Yunanistan’da şimdi de benzin sıkıntısı başladı. Yorgo Papandreu Hükümeti’nin devlet memurlarına maaşları dışında yapılan ek ödeneklerin yüzde 10’nun kesilmesini protesto eden gümrük memurlarının geçen salı günü başlayan grevleri uzayınca, ülkedeki benzin istasyonlarının yüzde 80’den fazlası ‘akaryakıt bitti’ levhası asıp kepengi indirdi. Başkent Atina’da benzini kalan istasyonlar ise 20 litrenin üzerinde benzin satmıyor.

Benzin istasyonlarının başlattığı bu uygulamanın ardından, hafta başında 1.2 Euro olan benzinin litre fiyatı 1.6 Euro’ya yükseldi. Atinalılar araçlarındaki benzini harcamamak için haftasonu evlerinden dışarı çıkmazken, benzin istasyonlarında araçlar büyük kuyruklar oluşturdu. Direnişlerini çarşamba gününe kadar sürdürme kararı alan gümrük memurlarının grevi sınır kapılarında da binlerce TIR’ın beklemesine yolaçtı.

Yeni önlem endişesi

Maliye Bakanlığı, grevin yasadışı olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurdu. Mahkemenin kararı hükümet lehine oldursa gümrük memurlarının ‘sivil seferberlik’ yasası çerçevesinde çalışmak zorunda kalacakları belirtildi.

Öte yandan, önümüzdeki çarşamba günü için ülke genelinde grev ilan edilirken, Yunanistan’da AB’nin ilk inceleme raporundan sonra mart ayında vereceği reçetede önereceği kemer sıkma önlemleri halkı tedirgin etti. AB Komisyonu, KDV’nin yüzde 2 arttırılması, yeniden benzin zammı ve lüks otomobillerden daha yüksek vergisi alınmasının yanısıra, toplu sözleşme uygulamasının feshedilmesini, çalışma piyayası serbest bırakılmasını, devlet memurlarında daimlilik güvencesinin kaldırılmasını ve erken emekliliğin zorlaştırılmasını talep edecek.

Euro Bölgesi, Yunanistan’a 25 milyar dolar aktaracak

ALMANYA Maliye Bakanlığı, Euro Bölgesi ülkelerinin, acil destek kapsamında Yunanistan’a 20-25 milyar dolar vereceğini bildirdi. Alman Der Spiegel dergisinde yayımlanan habere göre, ülkelerin vereceği miktarın, Avrupa Merkez Bankası’ndaki paraya orantılı olarak hesaplandığı ifade edildi. Alman Maliye Bakanlığı yetkilisinin yaptığı açıklamada, desteğin kredi ve teminatlar altında verileceği dile getirildi. Almanya’nın devlet bankası KfW tarafından sağlanacak destek de 4-5 milyar Euro civarında olacak.

Batmıyoruz, 750 milyon $ yatırımımız var


Emrullah Turanlı, Taş Yapı’nın iflas edeceği iddialarına yanıt verdi. “2 yıl sessiz kaldık, ama bu süre içinde projelerimizi tamamladık” diye konuşan Turanlı, 750 milyon dolarlık yeni projelerinin olduğunu vurguladı.

Taş Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı, piyasadaki “Taş Yapı battı batıyor” söylentilerine yanıt verdi. Bunun gerçeklerle ilgisinin olmadığını vurgulayan Turanlı, “En kötü günümüzde bile 150 milyon dolar likidimiz oldu. ‘Batıyor’ söylentisi, neye dayanılarak çıkarılıyor anlayamıyorum. Kat karşılığı anlaşmalarımızın en kötüsü 100 milyon dolar yapıyor. Son 2 yılda yeni proje yapmayınca insanlarda böyle bir algı oluştu. Biz bu süreyi projeleri tamamlayıp teslim ederek geçirdik. Sessizliğimiz bundandı” dedi.
2010’da 750 milyon dolarlık yatırım yapacaklarını belirten Turanlı, projelerin adresleri olarak Göztepe, Gayrettepe, Seyrantepe, Beşiktaş ve Altunizade’yi gösterdi.Turanlı, enerjide de planlarının olduğunu açıkladı.
Göztepe’deki planlamaları hakkında bilgi veren Turanlı, Meteoroloji Müdürlüğü’nden kat karşılığı aldıkları arsanın üzerinde 600 konut yapacaklarını belirterek, “Haziranda satışa başlayacağız. 300 milyon dolarlık satış yapmayı hedefliyoruz” dedi.

Seyrantepe’ye rezidans
Seyrantepe’de ise İnanlar İnşaat ile birlikte otel, ofis, rezidans ve yeraltında 70 bin metrekarelik otoparktan oluşan 170 bin metrekarelik proje yapacaklarını belirten Turanlı, bekledikleri gelir seviyesini 400 milyon dolar olarak ifade etti.
Bir diğer planlarını ise Beşiktaş’ta hayata geçireceklerini ifade eden Turanlı, “Beşiktaş Belediyesi’nin hemen arkasında 200 dairelik Hilton Residence isimli projemizi hayata geçireceğiz.Vakıflar’dan 26 yıllığına YİD?modeliyle kiraladığımız arsanın işletmesini Hilton yapacak” dedi.

Altunizade’ye lüks konut
Gayrettepe’de ise Büyükşehir Belediyesi’nden 30 yıllığına kiraladıkları arsaya 800 araçlık otopark yapacaklarını bildiren Turanlı, Altunizade’de de Selçuklu İnşaat ile birlikte 30 bin metrekare arsa üzerinde 250 lüks konut yapacaklarını bildirdi.

AEG’nin enerjisini aldı, yönünü Rusya’ya çevirdi
Taş Yapı, 12 şirketiyle, enerji sektöründe de faaliyet gösteriyor. Emrullah Turanlı, enerjide de büyümeye devam etme kararı aldıklarını belirterek, Alman sanayi devi AEG’nin enerji bölümünü satın aldıklarına dikkat çekti. İşlemlerin 10 gün önce bittiğini belirten Turanlı, “150 milyon dolar harcayarak Rusya ve Türkiye’de enerji yatırımları yapmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Turanlı, enerjide aldıkları lisansları sattıkları Goldman Sachs için de inşaatlar yapacaklarını kaydetti.

Şeyh El Maktum ile Dubai’de ‘Meydan’a çıktı
Dubai’deki 150 milyon dolarlık Meydan Otel projesini teslim ettiklerini ifade eden Turanlı, Dubai Şeyhi El Maktum ile geliştirdikleri çalışmalara dikkat çekti. Turanlı, “MTM?isimli bir şirket kurduk. El Maktum ile birlikte 450 milyon dolarlık yine Meydan adında alışveriş merkezi, ofis ve rezidans projesi yapacağız. Libya’da toplamda 550 milyon dolarlık iş yapıyoruz. Bir kısmında da Ruslarla ortağız” diye konuştu.

18 Şubat 2010 Perşembe

Ekonominin küçülmesi de bankalara bağlandı..


Ekonomiden sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, Türk ekonomisinin küçülmesinin asli sorumlusunun özel bankalar olduğunu söyledi.
Bülent Gedikli, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) geçtiğimiz günlerde açıkladığı “Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri” raporuyla ilgili soruları yanıtladı.
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in “Bizim bankalar artık yabancı bankalara hava atabilir” dediğini belirten Gedikli, şunları kaydetti:


“Buna bir şey demiyoruz tabii. Elde ettikleri karlarla yabancılara hava atsınlar. Ama bu karlarla KOBİ'lere caka satmasınlar, üreticilere caka satmasınlar.

Özel bankaların kriz sürecinde ortaya koydukları yaklaşım ortada. BDDK Başkanı Bilgin de bunu ifade etti. 'Oyun bozan bankalar' dedi mesela. Kredileri geri çağıran, teminatları arttırmak isteyen bankalar oldu. Bilgin'in ağzından da bu ifade ediliyor. Demek ki bazı bankaların kriz sürecindeki tutumları masaya yatırılmalı. Bunun sadece not edilmesi yeterli değil. Bu masaya da yatırılmalı. Hatta bu bankalar deşifre edilmeli. Yani hangi bankalardır bunlar, niçin böyle yaptılar? Bu bankaların bu konuyla ilgili açıklama yapmaları da lazım. Bu da bence sosyal sorumluluğun gereğidir.

Çok büyük bir kriz yaşandı. Kriz sürecinde ortaya konulan yaklaşım mercek altına alınmalıdır. Çünkü o yaklaşımlar ülkenin kaderini belirliyor. Burada gelişigüzel davranamazsınız. Herkes belirli bir anlayış içerisinde hareket etmek zorunda. ABD öyle yaptı, Avrupa öyle yaptı. Ülkeler nasıl tedbirler aldı hep beraber gördük. Devletler gerektiği durumlarda devreye girdi. Farklı mekanizmalar devreye sokuldu, piyasa ekonomisi uygulamalarından sapan durumlar bile ortaya çıktı. Bu bir sosyal sorumluluktur. Bu özel bankaların takındığı olumsuz durumun bir daha yaşanmaması için bu konular masaya yatırılmalıdır.”

“ÖZEL BANKALAR SINIFTA KALDI”

Gedikli, BDDK'nın açıkladığı rapora göre, “kamu bankaları ve katılım bankalarının sınıfı geçtiğini, özel bankaların ise sınıfta kaldığını” ifade ederek, özel bankaların yüzde 0,4 oranında verdikleri kredileri azalttığını, ancak kamu bankalarının verdikleri kredileri yüzde 19 oranında arttırdığını kaydetti. Yabancı bankaların da verdikleri kredileri yüzde 2 oranında arttırdıklarına işaret eden Bülent Gedikli, enflasyon farkı dikkate alındığında özel sektörün verdiği kredilerin reel olarak yüzde 6 oranında azaldığını dile getirdi.

Almanya'daki bankaların Türkiye'deki özel bankalar kadar kar yapmadığını belirten Gedikli, bu bankaların Deutsche Bank'ın öncülüğünde 500 milyon Avroluk ortak fon oluşturduklarını anlatarak, şunları kaydetti:

“Daha az kar yapmalarına rağmen Almanya'daki özel bankalar ellerini taşın altına koydular. Ancak bizim bankalarımız bu karlarına rağmen ellerini taşın altına koymadılar. Açıklanan karneler bunu gösteriyor.

Özel bankaların kredi garanti fonuna yaptıkları katkı 5 milyon lira civarında. Bunlar çok küçük katkılar. Ama Hükümet, Hazine aracılığıyla 1 milyar Liralık bir fon taahhüt etti. Türkiye'deki bankaların kredi garanti fonundaki davranışları da maalesef karnedeki en kötü nottur. Bazı sivil toplum örgütlerinin başkanları da bu konuyla ilgili açıklama yaptılar biliyorsunuz. Bankalar, kredi garanti fonuna sorunlu kredilerini aktarmaya çalıştılar maalesef. Böyle bir tutum sergilediler. Sorunlu kredilerini kredi garanti fonu üzerinden teminat altına almaya çalıştılar. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Böyle bir bankacılık anlayışı dünyanın neresinde var? Sıfır riskle çalışan, en küçük riski bile almayan, bütün riski devlete veya reel sektöre bırakan bir bankacılık anlayışı maalesef bu kriz sürecinde ortaya çıktı.

Türkiye'deki reel sektör veya üretici kesim en azından bundan sonrası için bankalara güvenemez. Bu krizin ortaya çıkardığı durumlardan bir tanesi budur.”

“ARTIK KALKINMA BANKACILIĞINA, PROJE BANKACILIĞINA GEÇMEMİZ LAZIM”
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, özel bankaların reel sektöre kriz döneminde takındığı tavır nedeniyle yeni bir finansman anlayışının ve alternatif finans kaynaklarının devreye girmesi gerektiğini vurgulayarak, “Artık kalkınma bankacılığına, proje bankacılığına geçmemiz lazım” dedi.

Türkiye'deki bankacılık anlayışının yeni bir vizyona kavuşturulması gerektiğini kaydeden Gedikli, “Proje bankacılığına BDDK'nın öncülük etmesi gerekiyor. BDDK'nın kriz sonrasında krizden çıkış stratejilerinden biri olarak bankacılık-reel sektör ilişkilerini yeni baştan kurgulaması ihtiyacı doğuyor. Bu da tabii esas itibariyle üretici kredilerini kredilendirme anlamında. Bu bir nevi kalkınma bankacılığı anlayışıdır” diye konuştu.

“BORÇLARINI ÖDEME KONUSUNDA EN SAMİMİ KESİM KOBİ'LERDİR
Özel bankaların, KOBİ'lere verdikleri kredileri azalttıklarını belirten Gedikli, Eylül 2008-Eylül 2009 tarihleri arasındaki KOBİ kredilerinin yüzde 6,8 oranında azaldığını ifade etti.

Gedikli, özel bankaların, KOBİ'lere verdikleri kredinin azalmasına gerekçe olarak KOBİ'lerin yeterli düzeyde şeffaf olmamalarını ve yeterli talep gelmemesini gösterdiklerini anlatarak, “KOBİ'ler belki yeterli derecede şeffaf olamayabilirler. Ancak borçlarını ödeme konusunda en samimi kesim KOBİ'lerdir. Ne yapar, ne eder borcunu öder. Bu da bilinir, Türkiye'de bir gelenek halindedir. KOBİ'ler borçlarına çok sadıktır. Buna rağmen KOBİ'lere verilen kredilerin azaltılması doğru bir yaklaşım değil” dedi.

Türk ekonomisinin 2010'da tahminen yüzde 5,5 civarında küçüleceğini belirten Bülent Gedikli, “Türk ekonomisinin küçülmesinin asli sorumlusu özel bankalardır. Kredileri arttırmayarak, kredileri geri çağırarak, KOBİ'lere, üreticilere sürekli olarak sorun çıkartarak, teminatlarını arttırmalarını isteyerek aslında bu küçülmenin bir anlamda sorumlusu oldu bankalar. Eğer bu süreçte bankalar farklı bir yaklaşım sergileseydi, ekonomik küçülmemiz bu ölçüde olmazdı. Bunun da sorgulanması lazım. Bankacılık sektörünün neden gözden geçirilmesi gerektiğini bu durumdan da anlayabiliriz” diye konuştu.

Bülent Gedikli, kriz sürecinde Merkez Bankası'nın kriz sürecinde faizleri süratle indirerek ve likidite desteği vererek bankalara çok büyük destek verdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Merkez Bankasının bankalara verdiği desteği bankalar reel sektöre yansıtmadılar, vermediler. Merkez Bankası faizleri hızla düşürdüğü halde bankalar kredi faizlerini yüksek tutmaya devam ettiler. Bu faiz düşmesi kredilere yansımadı. Merkez Bankası bu olumlu tutumu izlerken, bu yaklaşımı sergilerken siz bankacılık sektörü olarak bunu en ufak şekilde kaale almıyorsunuz. Yani siz aynı kolaylığı sağlamıyorsunuz.... Merkez Bankası'nın attığı adımlar da bundan dolayı tam anlamıyla sonuca ulaşmadı. O zaman Merkez Bankası bu adımları niye attı, bu kolaylığı size niye sağladı? Bankalar bu kolaylığı sadece kara çevirmeyi amaç edindi. Halbuki bunu KOBİ'lere, üreticilere destek amacıyla ortaya koysaydılar, ekonomik küçülmemiz de bu ölçüde olmayacaktı. Bu bankacılık anlayışıyla Türkiye kalkınmasını ve büyümesini sağlıklı bir şekilde gerçekleştiremez. Bu kriz sürecinde ortaya çıkan sonuçlardan bir tanesi de bu.
Üreticiliği desteklemeyen bir bankacılık anlayışı tefeciliğe eşdeğerdir. Siz üreticileri, KOBİ'leri desteklemeyeceksiniz yaptığınız bankacılığın ne anlamı var o zaman? Sadece Hazine'ye, devlete borç vermekten ibaret midir bankacılık?

BDDK'nın bankacılık vizyonunu kriz sonrasına göre yeniden dizayn etmesi, yeni bir vizyon geliştirmesi gerekiyor. Kalkınma bankacılığı vizyonu, üreticiyi destekleyen vizyon, proje bankacılığı konularında yeni bir konsept geliştirme ihtiyacı var.”

Kartal yatırımcıların gözdesi oldu


Kartal'da değişimin fitili ateşlendi bir kere. Zaha Hadid'in dönüşüm projesi gecikmeye uğramış olsa da eski fabrika alanlarının yerine yeni konut projeleri yükseliyor. Bölgede ofis projeleri de ağırlık kazanacak.
İstanbul gayrimenkul ve emlak piyasasında değişim, dönüşüm ve gelişimden bahsedildiğinde ilk akla gelen ilçelerin başında kuşkusuz Kartal geliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin uluslararası bir yarışma açarak, Kartal Kentsel Dönüşüm projesi çalışmalarını başlatmasından bu yana Kartal üzerine yazılan her yazıda, söylenen her sözde Kartal’ın İstanbul’un yeni çekim merkezi, cazibe merkezi, gelişim aksı olduğu ifade edildi.


İstanbul’un en önemli merkezi iş alanı olan Maslak’a alternatif bir merkez olacağı vurgulandı. Ünlü mimar Zaha Hadid tarafından hazırlanan Kartal Kentsel Dönüşüm projesi konsepti yarışma sonucu seçildi. Henüz projenin hayata geçmesine yönelik somut bir çalışma başlamamasına, sürecin uzamasına rağmen Kartal’da değişim ve dönüşümün başlaması için projenin adı bile yetti. Birbiri ardın, gayrimenkul projesi geliştiricileri ve inşaat şirketleri boş arsalarda ve eski fabrika alanlarında konut projelerine start verdi. E- 5 hattı boyunca yükselen konut projelerini, otel ve ofis projeleri takip etti. 2010 yılında da inşaat şirketleri Kartal’da yeni projelere başlayacaklarının sinyalini veriyor.

Metro 2011’de faaliyete geçiyor

Kartal’ın gelişme potansiyelini tetikleyen unsurlardan birini de ulaşım aksları üzerinde bulunması oluşturuyor. Bir yanda E-5 hattı, diğer yanda deniz ulaşımı, Sabiha Gökçen hava alanına yakınlığı ve en önemlisi 2011 yılında devreye girmesi planlanan Kadıköy-Kartal Metro istasyonu bölgeye olan ilgiyi artırıyor.

Kartal’ın kadederini değiştiren bir diğer yatırım projesi de dünyanın en büyük adalet saraylarından biri olmaya aday, Kartal Anadolu Yakası Adalet Sarayı’nın bu bölgede yapılıyor olması. 2010 sonunda hizmete açılması planlanan adalet sarayında yaklaşık 8 bin kişinin çalışacağı öngörülüyor. Bu da bölgeye önemli bir nüfus transferini ve emlak hareketliliğini beraberinde getirecek.

Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi

* İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin girişimleriyle 2006 yılında düzenlenen uluslararası bir yarışma sonucu Ünlü mimar Zaha Hadid’in projesi konsept proje olarak seçildi.
* 2008 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Zaha Hadid projeyi kamuoyuna tanıttı.
* Proje alanıyla ilgili imar planı hazırlık çalışmalı mahkemelere taşındı.
* Şu anda proje alanıyla ilgili 1/5.000 binlik planlar İstanbul Büyükşehir Belediye’sinde ve yakın zamanda askıya çıkması bekleniyor.
* Sonrasında da 1/1.000’lik planlar hazırlanacak
* Her şey yolunda giderse en iyi ihtimalle projeye 2011’de start verilebilecek.
* 550 hektarlık alanı kapsayan dönüşüm projesinin 10 yılda tamamlanması öngörülüyor.

Kartal Kentsel Dönüşüm Alanı’nda kimlerin arazisi var

Şirket Metrekare
Eczacıbaşı 317.932
Siemens 79.930
Doğuş Ga. 74.265
Mutlu Akü 69.671
Metal Holding 58.779
Sunta Tahta A.Ş. 51.959
Gözütoklar Yapı 41.548
Kibar Holding 33.355
Exsa Export 28.120
Valfsel Armatür 26.500

Seyba Residence, tropik havayı Kartal’a taşıdı

SEYBA, Residece’ta 118 metrekarelik 1+1 dairelerin fiyatı 240 bin TL’den başlıyor. Kartal Atalar’da Teknik İnşaat tarafından inşa edilen Seyba Residence projesi 13 katlı bir blok ve 9’ar katlı 2 blok ve 7 katlı bir blok olmak üzere toplam 4 üniteden oluşuyor. Adını Orta ve Güney Amerika’da yetişen tropikal bir bitkiden alan Seyba Residence, 118 m2 ‘den 1+1’den başlayıp 231 m2 6+1 olmak üzere 7 farklı büyüklükte toplam 201 daireden oluşuyor. Projedeki dairelerin fiyat aralığı ise 240 bin ile 620 bin TL arasında değişiyor.

Narcity’de 1+1’ler yüzde 5 peşinatla

MALTEPE Başıbüyük’te Tepe İnşaat’ın yaptığı Narcity, sosyal ve sportif olanakları, ile dikkat çekiyor. İnşası devam eden son etabında, 1+1’den 4+1’e farklı tipte dairelerin satışta olduğu toplam bin 306 konutluk Narcity’de 850 aile yaşıyor. Narcity’de hemen teslim 1+1 dairelerin satışlarında yüzde 5 peşinat avantajı sunuluyor. Kampanya 15 Şubat’a kadar devam edecek. Projede 1+1 dairenin fiyatları 174 bin ile 192 bin TL arasında değişiyor.

Teknik Yapı Holding Başkan Yardımcısı Umut Durbakayım

Kartal geç de olsa ‘dönüşecek’

KARTAL bölgesine 5 yıl önce inşat temeli atmaya başladık. O dönemlerde Ataşehir, Bahçeşehir gibi bölgeler revaçtaydı. Merkezi bölgelerdeki arazi fiyatlarının aşırı şişmesiyle, yeni yerleşim bölgelerin gündeme geleceğini gördük. Büyümenin doğuya doğru olacağını anladık ve hava, deniz, kara ulaşımının en rahat olduğu Kartal’daki çalışmalarımızı hızlandırdık. Ayrıca ‘Kentsel Dönüşüm’ çalışmalarının başlaması da öngörümüzü destekleyen bir unsurdu. Kentsel dönüşüm kapsamında somut bir adım atılmadı ama bölgedeki fabrika alanlarının yerini yaşanabilir konut projeleri aldı. Hal böyle olunca kentsel dönüşüm dışarıdan içeri doğru gerçekleşmeye başladı.

Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Ali Dumankaya

Ofis yatırımları da ağırlık kazanacak

İNŞAATI devam eden Anadolu Yakası Adalet Sarayı ve metro projesi ile şu anda 1/5.000’lik planları askıya çıkartılmayı bekleyen Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi Kartal’ın gelişiminde büyük rol oynuyor. Ayrıca bölgedeki hastane, otel ve üniversite yatırımları da bu gelişimi destekliyor. Kartal’ın Hava limanına yakınlığı da otel yatırımlarını tetikliyor, yeni açılması planlanan vakıf üniversiteleri bulunuyor. Kartal’da konut ağırlıklı yatırımlar yatırımlar devam edecek. Konutun yanı sıra ofis yatırımları da artacak. Dumankaya Vizyon projesini de bu öngörü ile başlattık. Kartal bizim ilgi odağımızda olmaya devam edecek ve yeni projeler gerçekleştirme imkanlarını değerlendireceğiz.

DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz

Anadolu Yakası’nın yeni çekim merkezi

KARTAL’IN Anadolu Yakası’nın merkezi haline getirilmesi vizyonuyla planlanan, Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında 100’den fazla sanayi tesisi bölgeden taşındı. Nitelikli konut siteleri, hizmet ve kültür alanları, opera binası, Kartal marinası, oteller ve sosyal alanlarıyla Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi bölgenin çehresini değiştirecek.

Kartal’da 2010’da hizmete açılacak olan ve Anadolu yakasının tüm adliyelerini bir araya toplayan Avrupa’nın en büyük Adliye Sarayı projesi, bölgeye yakın bir tarihte önemli bir nüfus sirkülasyonu kazandıracak. Konut ve iş yeri talebi hızla artacağı için yatırım açısından çok avantajlı. Pendik ve Tuzla çevresindeki yatırmlarda Kartal’daki gelişimi etkiyiyor.

Bu yönleriyle Kartal ilçesi, Gebze, Pendik ve Tuzla için cazibe merkezi oluyor.

BU PROJELER DEĞİŞİMİN SİMGESİ

Kartal’da değişimin öncüsü olan bugünkü projeler, gelecek için de bir fikir veriyor. “Kentsel Dönüşüm” ve niteliksiz yapıların yenilenmesiyle bu projeleri yenileri takip edecek.

Kartal’da değişimin simgesi haline gelen projeler belli başlı bölgelerde yoğunlaşıyor. Bunların başında E-5 hattı, Yakacık, Uğur Mumcu ile sahil kesimindeki eski bostan tarlaları geliyor. Kartal’da değişimi sembolize eden bu projeler, aynı zamanda gelecekteki Kartal için de bir fikir veriyor. Bugün sınırlı sayıdaki bu projeleri niteliksiz yapı stoğunun dönüşümü ve “Kentsel Dönüşüm”le birlikte yeni yeni projeler takip edecek.

Demirli Yapı’dan “Karlı Dönüşüm Projesi”

DEMİRLİ Yapı, Demirli Park Projesi’nde “Karlı Dönüşüm Projesi” sloganıyla 60 Aya 0 faiz, ara ödemesiz ve kredi ile hemen tapu teslim kampanyasını uygulamaya başladı. Fiyatların 145 bin TL’den başladığı projede yüzde 1 ve yüzde 5 peşinat ödeme seçeneği sunulurken, 120 aya kadar yüzde 0,78 faiz oranıyla banka kredi kullanma imkanı sunuluyor. 24 ay’dan 60 aya kadar ise yüzde 0 faiz uygulanan projede, peşim alımlarda da yüzde 10 indirim uygulanıyor. Demirli Park projesi Kartal Yakacık’ta 9 blok ve 294 daireden oluşuyor. Proje Mayıs 2011’de tamamlanacak.

Dragos Royal Tower futbolcuların gözdesi

DAP Yapı’nın inşa ettiği Dragos Royal Towers 4 blokta 212 daireden oluşuyor.Projede büyüklükleri 88- 270 metrekare arasında değişen 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 daire seçenekleri bulunuyor. 150 milyon TL’ye mal olan projede fiyatlar 412 bin TL’den başlayıp 1 milyon 630 bin TL’ye kadar çıkıyor. yüzde 75 satış oranın yakalandığı Dragos Royal Towers ‘ın Aralık 2010 ‘da tamamlanması hedefliyor.

Futbolcuların gözdesi olan projede Bursasporlu Ali Tandoğan’ın 203 ve 179 metrekarelik iki konut satın aldığı, şimdiye kadar tüm projelerde 20 ‘ye yakın futbolcuya ev satışı gerçekleştirildiği açıklandı.

DRAGOS ROYAL TOWER

Daire Tipi Metrekare Fiyat Aralığı
1+1 88,90-90,77 412.052-420.719
2+1 126,68-134,22 587.161-622.110
3+1 127.78-170,92 592.260-924.249
4+1 Dubleks 251.25 1.164.543-1.358.634

Teknik Yapı Kartal’da üç koldan ilerliyor, yeni projeler yolda

KARTAL’DA üç projeyi birden sürdüren Teknik Yapı, önümüzdeki aylarda’da Kartal'da yeni projelere start vermek için hazırlıklarr yapıyor.

* Upcity Flats

Kartal Uğur Mumcu’da yapımı devam eden Upcity Flats projesi 340 daire ve ticari ünitelerden oluşuyor. Aralık 2011’de tamamlanması planlanan projede 149 adet 1+1, 161 adet 2+1 ve 30 adet 3+1 tipinde daire yer alıyor. Toplam 19 bin 323 metrekarelik arazideki inşaat büyüklüğü yaklaşık 50 bin metrekare, kiralanabilir mağazaların inşaat büyüklüğü ise yaklaşık 12 bin metrekare olacak.

* Uptwins Deluxe Residence

Uptwins Deluxe Residence, iki yüksek blok ve tek katlı ticaret merkezinden oluşuyor. Üç ayrı daire tipinden oluşan Uptwins Deluxe Residence bloklarında büyüklüğü 38,71 metrekare ile 128,92 metrekare arasında değişen toplam 312 daire yer alıyor. Satışları 15 Ağustos’ta başlayan Uptwins Deluxe Residence projesinin temeli de eş zamanlı olarak atıldı ve dairelerin Eylül 2011’de sahiplerine teslim edilmesi planlanıyor.

* Uprise Elite

Yaklaşık 250 milyon TL civarında yatırım ile hayata geçirilen ve 37 bin metrekare arsa üzerine inşası devam eden Uprise Elite 3 yüksek blok, bir residence ve Teras Evler’den oluşacak. Aralık 2010’da teslim edilecek projede 704 adet daire ile 8 adet ticaret alanı olacak. Projede yer alan ve 19 kattan oluşan üç blokta 1+1 2+1, 3+1 ve 4+1 tipi daireler, penthouse dubleks tarzı Teras Evler’de 3+1 ve 5+1 tipi daireler, 42 katlı residence bloğunda ise özel 1+1, 2+1 ve 3+1 tipi daireler olacak.

Propa martta Aura Kartal projesine başlayacak

PROPA İnşaat, Kartal’da, E-5 aksında özel bir rezidans-home office projesine başlıyor. 8 bin metrekare alan üzerinde, iki blokta toplam 224 konuttan oluşan Propa Aura Kartal, Sözüneri Mimarlık tarafından tasarlandı. Propa İnşaat İcra Kurulu Başkanı Can Reşit Özçiçek, Propa Aura Kartal ile 30 milyon dolar ciro hedeflediklerini, Mart ayında projenin inşasına başlanacağını belirtti.

Dumankaya Vizyon’da ofisler pazara çıkacak

DUMANKAYA Vizyon, 2 blok olmak üzere toplam 350 rezidans daireden oluşuyor. Mimari tasarımı Tatsuya Yamamoto ve Gökhan Aktan Altuğ’a(Tago Mimarlık) ait olan projede, stüdyodan 1+1 ve 2+1’e, 3+1 daireden loft daireye pek çok seçenek bulunuyor. Bu iki bloğu bağlayan alt birimde ise mağazalar, lokantalar ve sosyal tesisler bulunacak. Şu anda sadece residenceların satışta olduğu Dumankaya Vizyonda, ofisler ise yaza doğru pazara çıkaçak. Şirket, ofislerin satış ya da kiralanmasına yönelik ne tür bir model uygulayacağı üzerine çalışmalar yapıyor.

DUMANKAYA VİZYON

Daire Tipi Metrekare Fiyat Aralığı
Stüdyo 56 225.000
1+1 61-65 213.000-270.000
2+1 104 419.000
3+1 137 451.000

Çukurova, İstanbul’a Kartal’dan girdi

KARTAL’DA Çukurova Gayrimenkul tarafından inşa edilen 180 konutluk Adanus Park projesinde fiyatlar 168 bin liradan başlıyor.

Adana ve Mersin’de birçok konut projesi teslim eden, Çukurova Gayrimenkul & İnşaat’ın, Adanus Park Konutları, Kartal’da yükseliyor. Proje, TEM bağlantı otoyolu üzerindeki 10 bin metrekare arsa üzerine 180 residence’tan oluşuyor. TAGO Mimarlık tarafından projelendirilen Adanus Park’ta 1+1, 2+1, 3+1, 5+1 tipte daireler toplam 3 blokta bulunuyor. Brüt olarak 73,25 metrekare, 127,15 metrekare, 128.36 metrekare, 155,83 metrekare, 164,55 metrekare, 287,22 metrekare olan daire tipleri ile farklı ihtiyaçlara yönelik alternatifler sunuyor.

ADANUS PARK

Daire Tipi Metrekare Başlangıç Fiyatı
1+1 73,25 175.000
2+1 127,15 285.000
3+1 128,36 290.000
4+1 164,55 395.000

Selective Kartal’da teslimler mayısta başlıyor

ALPER İnşaat tarafından inşa edilen Selective Kartal Evleri Mayıs’ta sahiplerine teslim ediliyor. Yüzde 65’i satılan projede, Şubat ayına kampanyasında, projeden daire alanlar teslime kadar 3 ay boyunca taksit ödemeyecek, taksitler Haziran ayında başlayacak. Peşinat ödemesi ise Ocak 2011’de yapılacak. Peşinatı sözleşme anında vermek isteyenlere ise yüzde 10 indirim uygulanacak. Dairelerin fiyatları 144 bin liradan başlıyor.

SELECTIVE KARTAL

Daire Tipi Metrekare Başlangıç Fiyatı (TL)
1+1 67,72-73,38 144.000
2+1 96,42 Satışları Tamamlandı
3+1 146,60 290.000
4+1 191,33 Satışları Tamamlandı

Helenium Twins’te 185 bin TL’ye daire

İSTANBUL Kartal’da E-5 karayolu kıyısında Başarır İnşaat inşa edilen Helenium Twins Residence, biri 17 diğeri 18 katlı 2 bloktan oluşuyor. Proje 1+1 ve 2+1 tipte dairelerden oluşuyor. Anadolu yakasında yapımı süren adliye karşısında yer alan site, metroya yürüme mesafesinde bulunuyor. Sabiha Gökçen havaalanına 14, Kartal ferbiot iskelesine 3, Bostancı feribot iskelesine 8 kilometre mesafede yer alanDaire fiyatlarının 185 bin TL’den başladığı projede 36 aya kadar yüzde 0, 120 aya kadar ise 0.99 faiz uygulanaıyor. Site geniş sosyal olanaklarıyla da dikkat çekiyor.

Nish Adalar’da 500 daire satıldı

KİPTAŞ’ın Maltepe’de 202 bin 500 metrekare arsası üzerine Özyazıcılar İnşaat tarafından inşa edilecek olan Nish Adalar, 62 blokta 2 bin 200 konuttan oluşuyor. 15 Ocak’ta 5 Ada 1 Salon sloganıyla satışa çıkan projede kısa sürede 500 daire satıldı. Proje, Küçükyalı sahil yoluna 4 kilometre, E-5’e 2 kilometre, Bostancı İskelesi ise 7 kilometre mesafede inşa edilecek. Hasılat paylaşımı modeliyle yapılacak olan projenin, inşaat alanı ise 420 bin metrekare. 2009 yılının Aralık ayında yapımına başlanan proje 2012’nin mayıs ayında tamamlanacak.

Maslak'ta işadamlarının arsa yarışı


Ünlü işadamları Maslak ve çevresinde arsa toplama yarışına girdiler.. Ticari gayrimenkul açısından çok gelişen bölge için ‘Yeni bir Maslak doğuyor ’ tanımlaması yapılıyor. Ekonomist Dergisi'nden Okhan Şentürk'ün haberine göre, MİA bölgesinde Türkiye’nin önde gelen büyük grupları dışında birçok tanınmış işadamının da zamanın da arsa topladığı anlaşılıyor.

Çok değil daha 15 yıl önce çimenlik olan bir yerden söz ediyoruz. Daha yeni hizmete giren TEM’in hemen yanı başındaydı. Şehrin plancıları, 1995'te bölgenin turizm ve medya açısından değerlendirilmesini öngördü. Böylece altyapısı buna göre inşa edildi. Bölge geniş, parseller büyüktü. Fabrika inşa etmeye de alışveriş merkezine de uygundu.

Zamanla boş arsalar, ofis ve fabrika binaları ile dolmaya başladı ve burada hızla binalar yükseldi. Neticede, bugün bölgede artık üzerine bina kurmak için neredeyse satın alınabilecek bir arsa kalmadı. Boş olan yerlerin hepsi için, mülk sahiplerinin projeleri var; kimse arsasını satmayı düşünmüyor.

Belki tahmin ettiniz; İstanbul'un en önemli iş merkezlerinden biri haline gelen Atatürk Havalimanı’nı TEM’e bağlayan Basın Ekspres Yolu, özellikle de Mahmutbey köyüve çevresinden söz ediyoruz…

Son yıllarda çehresini yenilemeye de başlayan ve ticari gayrimenkul açısından çok gelişen bölge için ‘Yeni bir Maslak doğuyor’ tanımlaması yapılıyor. Basın Ekspres Yolu ve çevresinin en büyük avantajı, hiç kuşkusuz havaalanına yakınlığı ve ana yolların arasında yer alması.

2004 yılı öncesindeki imar planlarında imalat ve satış mağazalarının kurulması öngörülen yolun her iki tarafında şimdilerde otel, alışveriş merkezi (AVM) ve rezidans projeleri yükseliyor. Basın Ekspres Yolu ile Mahmutbey Köprüsü arasında kalan bölüm ise Merkezi İş Alanı (MİA) bölgesi ilan edildi. Bu bölgede de şimdilerde çok katlı modern plazalar yükseliyor.

Satılık arsa kalmadı

MİA bölgesi, bugün arsa metrekare fiyatlarında en yüksek değeri olan ana arteri konumuna geldi. Bölgedeki gayrimenkul piyasası son dönemde oldukça hareketli. MİA bölgesinde birkaç yıl öncesine kadar metrekaresi bin dolardan satılan arsalara bugün bin 200 ila 2 bin dolar arasında bir fiyat isteniyor. Bölge, birçok büyük şirket tarafından büyüteç altına alınmış durumda. Birçok şirketin bölgedeki plazalarda yer aradığı belirtiliyor.

MİA bölgesi, yaklaşık 600 bin metrekarelik bir alan üzerinde yer alıyor. Bölgede bin ila 6 bin metrekare arasında yaklaşık 120 arsa yer alıyor. Bu arsaların 20-30’unda imar problemi olduğuna işaret eden, Re/Max Arasta Gayrimenkul Danışmanlık AŞ Genel Müdürü Fuat Menteşeli, bölgede satışta beş-altı parselin olduğunu, bunların dışında arsa olmadığını vurguluyor.

Kimlerin arsası var?

MİA bölgesinde Türkiye’nin önde gelen büyük grupları dışında birçok tanınmış işadamının arsası da yer alıyor. Bu isimlerin başında da Haznedar Refrakter’in sahibi olan Yalım ve Zekai Erez kardeşler geliyor.

Erezler’in bölgede 3 bin 200 metrekare büyüklüğünde bir arsası bulunuyor. Erez Ailesi’nin dışında genel merkezini 2008 yılında bölgeye taşıyan Altınbaş Holding’in de yaklaşık 17 bin metre büyüklüğünde arsası buluyor. Bölgede arsa yatırımı yapan bir diğer ünlü isim ise Kütahya ve Güral Porselen’in sahibi Güral Ailesi.

Gürallar’ın bölgede 2 bin 500 metrekare büyüklüğünde bir arsası bulunuyor. Yine bölgeye ilgi duyan Polat İnşaat’ın ise burada 6 bin metrekare büyüklüğünde bir arsası var. Polat İnşaat önümüzdeki dönemde bu arsa üzerinde bir otel yatırımı planlıyor.

Arsa toplayan isimler

Bölgedeki emlakçılar, satılık arsaların neredeyse bir elin parmağını geçmediği MİA bölgesinde, son birkaç yıldır arsa toplayanların da olduğunu ifade ediyor. Bu isimlerin başında Anavatan Partisi (ANAP) eski genel başkanlarından Erkan Mumcu’nun kardeşi Mustafa Mumcu’nun geldiği öne sürülüyor. Mustafa Mumcu’nun ortağı ile birlikte bölgede 5 bin 599 metrekare arsa satın aldığı öne sürülüyor.

Yine bölgede arsa toplayan bir diğer isimin ise Fenerbahçe Spor Kulübü eski yöneticilerinden olan Dinamik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Vefa Küçük olduğu söyleniyor. Bölgedeki emlakçıların iddiasına göre Küçük, son dönemde buradan yaklaşık 3 bin metrekare büyüklüğünde arazi toplamış.

Bölge otel yatırımcısını da cezbediyor

Havaalanına ve fuar merkezlerine yakınlığı nedeniyle alışveriş merkezlerinin ve ünlü mağazaların rağbet ettiği MİA bölgesinde otel yatırımı için de birçok şirket harekete geçmiş durumda.

Bölgenin ilk otel yatırımı, Denk Turizm'in hayata geçirdiği Holiday Inn Airport North oldu. Basın Ekspres Yolu’nun TEM’ile birleştiği noktada yer alan bu otel, 2008 yılında hizmete açıldı. 20 milyon Euro’ya mal olan Holliday Inn Airport-Nort, 327 yatak kapasitesine sahip. Bölgede şu anda beş yıldızlı iki otelin yapımı devam ediyor. Bunlardan birisi Scooter ayakkabı markasının sahibi Macro Ayakkabı’nın gerçekleştirdiği 'Quantum International' isimli otel. 5 bin metrekare alan üzerine inşa edilmekte olan otel, 5 yıldızlı olacak. 280 odalı ve 560 yatak kapasitesine sahip otelin, 25-30 milyon dolara mal olacağı ve 2012 yılında faaliyete geçeceği belirtiliyor.

Yine MİA bölgesinde bir diğer beş yıldızlı otel projesini ise İstanbul Toptancılar Çarşısı (İSTOÇ) yönetimi gerçekleştiriyor. TEM otoyolunun kenarında İSTOÇ Çarşısı’nın yanında gerçekleştirilen projenin adı İSTOÇ Saray. 38 kattan oluşacak 80 milyon dolara mal olması planlanan İSTOÇ Saray projesinin içerisinde beş yıldızlı bir otel yer alacak.

Merkezi İş Alanı(MİA) Bölgesinde kimin ne kadar arsası var?

İsim Arsa miktarı(m2)
Erez Ailesi 3200
Ortaş Madencilik(Temel Apdik) 26800
Aytim Tekstil 3830
Altınbaş Holding 17000
Hira Tekstil 2500
Ramazan Zengin 35000
Güral Ailesi (Kütahya Porselen) 2500
Polat İnşaat 6000
Tanrıverdi Holding 9600
Bayram Ali Aslan(İÇDAŞ) 7500
Tekiner Kırtasiye 4800
Mas Büro Malzemeleri 2000
Selim Tekdirlik 20000

Gün boyu devletin zirvesinden yapılan açıklamalar


Gün boyu yaşananlar ve devletin zirvesinden yapılan açıklamalar.. Baykal ve yüksek yargı hükümete ve hükümetten gelen tepkilere cevap verdi.. Gül, üstü kapalı HSYK'yı eleştirirken Arınç'tan sert sözler geldi.. Son olarak HSYK, Abdullah Gül'ü tarafsız açıklama yapmaya çağırdı..

Ankara'da her yer toz duman.. İşte gün boyu yaşananlar ve devletin zirvesinden yapılan açıklamalar:

09:00
Yargıtay Başkanı, Adalet Bakanı’na cevap verdi

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, HSYK'yı yetki gaspıyla suçlayan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay ve Danıştay'ın kararı destekleyen açıklamalarını 'bağımsız yargıya müdahale' diye niteleyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e yanıt verdi. ''Asıl 'ihsas-ı rey'i Adalet Bakanlığı yaptı'' diyen Gerçeker, ''Önce yasaları okusunlar, doğru dürüst yorumlasınlar'' şeklinde konuştu.

10:00
Tutuklanan savcının yaşanadıklarıya ilgili yeni detaylar geldi..

Tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'e yaklaşık 10 saat süren savcılık ve mahkeme sorgusunda, özellikle Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' ile ilgili sorular yöneltildiği öğrenildi. Uzun süredir gerginlik yaşadığı savcı tarafından bizzat sorgulanan Cihaner sorgusunun başında, "Gözaltına alınmam ve sorgulanmam hukuka uygun değil. Ancak hukuka olan saygımdan dolayı ifade vereceğim" demiş.

10:30
Siyasilerden ilk konuşan Baykal oldu.

Baykal, İlhan Cihaner'in tutuklanması ve sonrasında yaşanan yargıdaki krizle ilgili açıklama yaptı. Yargıda yaşanan olaylarının failinin AK Parti hükümeti olduğunu belirten Baykal, olayın cemaat kadrolaşmasının eseri olduğunu savundu.

Bu iş hukuk işi değildir, hükümetin yetkilil savcılarına, hukuka karşı kendi mücadelesini götürmektedir inadı olabilir. Hükümet bu inadı sergilemektedir. Bu kaba, yetki bende güç bende, istediğime istediğimi yaparım zihniyetidir, anlayışıdır. Önlem alınmazsa Türkiye’de artık herkes tehdit altındadır. Bu olayın etkisizleştirilmesi bu açıdan çok büyük önem taşıyor. Bu artık hukukun güvencesinin hiçkimse için işlemeyeceğini göstermektedir. Tehlikede olan hukuk devletinin kendisidir.

11:30
Arınç: Türkiye bir yargıçlar devleti değil

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yargıda yaşanan krizle ilgili basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu. Arınç yaptığı açıklamada, Başsavcı Cihaner'in tehdit ve adi suç işlediği iddiasıyla tutuklandığını söyledi.

Arınç, ''Karar, yargı bürokrasisinin milli iradeye vurduğu ağır bir darbedir.'' açıklaması yaptı ve HSYK'nın kararına tepki göstererek, ''HSYK yetkisini aşmış ve anayasa ile yasalar ihlal edilerek, yürütülen bir soruşturmaya müdahale edilerek, bağımsız yargının işlemesine engel olunmuştur.'' ifadesini kullandı. Arınç, 'Türkiye bir yargıçlar devleti değil, demokratik bir hukuk devletidir, öyle de kalacaktır' dedi.

12:00
Erzurum’a yeni savcılar atandı

Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK), Erzurum'da yetkileri kaldırılan savcıların yerine özel yetkili 3 Cumhuriyet Savcısının görevlendirdiğini açıkladı.

12:30
Abdullah Gül: Süratle yargı reformu yapılmalı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yargıyla ilgili yaşanan tartışmaların üzüntü verici olduğunu ifade ederek, ''Bu bir fasit dairedir, kısır bir döngüdür. Bundan Türkiye'nin süratli bir şekilde çıkması gerekir. Bunun için yapılması gereken şey de gayet açıktır; çok süratli bir yargı reformu yapmak gerekir. Yargı reformu yapılırken bu çıkmaz sokak ya da kısır döngü daha derinleştirici bir şekilde olmamalıdır'' dedi.

14:00
CHP'li vekillerden Cihaner'e destek

CHP İzmir milletvekili Ahmet Ersin, Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe ve Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'e destek ve ziyaret için Erzurum'a geldi.

17:00
Cihaner'in avukatlarından 2. itiraz

Tutuklu Başsavcı Cihaner'in avukatları, Cihaner'in tahliyesi için Erzurum'daki mahkemeye yeniden başvurdu.

17:30
HSYK Başkanveli'nden Gül'e çağrı: Tarafsız bir değerlendirme bekliyoruz

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek şöyle konuştu: “Sanki bu olay, yargı reformu adı altında HSYK'nın yapısının bir an evvel değiştirlmesine, bu kurumdan kurtulunmanmasına yönelik olarak yürütülmeye başladı. Yürütmenin bu güne kadar göstermediği yargı bağımsızlığı duyarlılığını da neden ortaya çıkardığını da anlamış değiliz. Olay artık suyumu bulandırma meselesine gitmektedir. Sayın Gül'den tarafsız bir değerlendirme beklemekteyiz."

14 Şubat 2010 Pazar

Türkiye'deki satılık koylar ve fiyatları


Para dergisinin haberine göre; Türkiye kıyılarında pek çok koy var. Ancak ağırlıklı olarak Marmaris, Finike, Bodrum, Dikili Çandarlı, Foça, Urla ve İzmir Menderes'tekiler satışa çıkarılıyor.

Bu koyların fiyatı ise sahip oldukları arazinin büyüklüğüne ve konumlarına göre değişiyor.

Örneğin, 6 bin metrekare civarında araziye sahip küçük koyların fiyatı 850 bin ile 2 milyon 600 bin lira arasında değişiyor. 50-60 dönüm ve daha büyük arazisi bulunan büyük koylar içinse 5 milyon euro, hatta 160 milyon dolar gibi fiyatlar telaffuz ediliyor. Tabii bu fiyatların çoğu yapılacak sıkı pazarlıklarla düşürülebiliyor.

Bilindiği gibi, Türkiye'de yabancılar doğrudan arazi satın alamıyor. Ancak emlakçılar, en az iki Türkün bir araya gelip şirket kurarak, söz konusu araziyi bu şirket adına satın aldıktan sonra yabancılara devredebildiklerini söylüyor.

MÜŞTERİLERİ FARKLI
Emlakçılar, en çok yat veya çekek yeri arayan acente sahiplerinin koy aradığını söylüyor. Son zamanlarda marina yapmak için özel koy arayanların sayısı da artmış. Emlakçıların portföyünde bulunan koyların ağırlıklı olarak yatırımcılara yönelik olduğu görünüyor. Yatırıma yönelik koyların çoğu ise sit alanı içinde bulunuyor.

Gökova Akbük
Gökova Akbük'te, 1.471 ile 6 bin 674 metrekare olmak üzere iki parselden oluşan 8 bin 145 metrekarelik koy satılık. Arazi istenirse parsel parsel de satın alınabiliyor. Denize 105 metre cephesi bulunan koyda 250 adet yetişkin zeytin ağacı var. Doğal sit alanı içindeki araziyi, yat-çekek yeri olarak veya muhtelif amaçlı kullanmak mümkün. 850 bin lira istenen koy için pazarlık payı olduğu belirtiliyor.

Bozburun
Marmaris'e araçla 50 dakikalık mesafede bulunan Bozburun'da, 20 bin metrekare arazisi bulunan resmi tapulu koy satılık. Muhtelif amaçlar için kullanıma uygun olan arazi, denize sıfır konumda. Sahipleri koy için 1 milyon 500 bin lira istiyor.

Selimiye
Marmaris'in Selimiye Köyü'nde denize sıfır ve yüzde 10 eğime sahip koy satılık. Selimiye manzaralı koy iki adet parselden oluşuyor. Yan tarafı hazine arazisi olan koyun elektrik, su gibi altyapıları hazır. 6 bin 360 metrekarelik koy, 18 maddeden oluşan ve 2005 yılından beri halen yürürlükte olan, Muğla ili sınırları içinde yer alan, özel çevre koruma bölgelerine ait, 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planlarındaki kırsal yerleşim alanlarına ilişkin geçiş dönemi yapılaşma koşulları hakkındaki yönetmelik kriterlerine uygun. Sahipleri, bu koy için 2 milyon 600 bin lira istiyor.

Selimiye Erle Koyu
Marmaris Selimiye Köyü girişindeki Erle Koyu'nda denize sıfır üç parselden oluşan arazi sahipleri tarafından satışa çıkarıldı. Arazinin yeri ve tespiti için açılan dava sonucunda iki parsel Hazine'ye devredilmiş. 1937 yılında Cumhuriyet tapusu verilen arazi bölünmesine rağmen, halen sahiplerin elinde 7 bin 659, 3 bin 676 ve 2 bin 757 metrekare olmak üzere toplam 14 bin 92 metrekarelik alan bulunuyor. Rodoslu aile, Erle Koyu'ndaki arazi için 3 milyon 500 bin lira istiyor. İki parseli sit alanı kapsamında olan araziyi satın alacak kişi veya kişiler, Hazine'ye bırakılmış parselleri, sınır komşu öncelik hakkını gözeterek kiralama veya satın alma yoluna gidebilir. Böylece kullanım alanı 45 bin metrekareye çıkarılabilir. Emlakçılar, arazide turistik tesis yapılabileceği görüşünde.

Marmaris Gebekse Koyu
Marmaris'e araçla 45 dakikalık mesafede bulunan Gebekse Koyu, denize sıfır konumundan başlayarak gerilere doğru genişliyor. Resmi şahıs tapusu bulunan arazinin satışı için herhangi bir sorun bulunmuyor. 121 bin metrekarelik arazinin arka parseli ise devlet ormanıyla sınırlı. Kısmen kayalık, meyilli ve deniz manzaralı olan koy, yatırım için oldukça uygun. Bulunduğu yerde bir başka emsali bulunmadığı için özel bir konuma sahip. Sahipleri, bu arazi için 9 milyon lira istiyor.

Finike
Finike yakınlarındaki koyda bulunan 45 bin metrekare arazi satılık. Denize yakın olan ve arsa tapusu bulunan araziye, elektrik, su ve telefon hattı gelmiş. Yolu da bulunan arazi için 1 milyon 800 bin euro isteniyor.

Türkbükü
Bodrum Türkbükü'nde, 180 dönüm projeli denize sıfır koy satışa çıkarıldı. Koydaki arazi yüzde 15+30 turizm+konut imarlı. Yolu, suyu, elektriği dahil her türlü altyapısı bulunan koyun denizi de oldukça temiz ve berrak. Arazinin denizle birleştiği yerlere yat veya tekne yanaşması için iskele yapmak mümkün. Koyun sahipleri 35 milyon dolar istiyor.

Gökburun
Bodrum Türkbükü Gökburun mevkiindeki özel koy satılık. 208 dönüm araziye sahip olan koyun turizm imarı içinde olduğu belirtiliyor. Temiz ve berrak bir denize sahip olan koyda, yat ve teknelerin yanaşması için iskele yapım izni alınabilir. Sahipleri, koy için 135 milyon dolar fiyat belirlemiş.

Bodrum
Bodrum'da,59 dönümlük koy satılık. Yüzde 15+30 turizm+konut imarlı koyda yol, elektrik ve su altyapısı bulunuyor. Koyun deniz kıyısına yat veya tekne yanaşması için iskele yapmak mümkün. Sahipleri arazi için 5 milyon euro istiyor.

Yalıkavak
Geriş Bodrum Yalıkavak Geriş'te 58 dönüm araziye sahip koy satılık. Yüzde 15+30 turizm+konut imarlı koy için sahipleri 15 milyon euro fiyat biçmiş. Koyda yol, su ve elektrik altyapısı bulunuyor.

Gündoğan
Bodrum Gündoğan mevkiindeki 50 dönüm koy sahipleri tarafından satışa çıkarıldı. Yüzde 15+30 turizm ve konut imarlı koy için 15 milyon dolar isteniyor. Denizi temiz ve berrak olan koyda yol, su ve elektrik altyapısı bulunuyor.

Kıyıkışlacık
Bodrum Kıyıkışlacık'ta içinde iki ayrı koy bulunan 1.650 dönüm arazi satışa çıkarıldı. Yüzde 15+30 imarlı olan koyda, turizm yatırımı için 4 kata kadar için imar izni bulunuyor. Denize sıfır iki ayrı koyu bulunan arazi için sahipleri 160 milyon dolar istiyor.

Cennet Koyu
Bodrum Türkbükü'ndeki Cennet Koyu da satışa çıktı. 11 ve 43 dönümlük iki parsel araziye sahip olan koyun turizm imarı içinde olduğu belirtiliyor. Sahipleri Cennet Koyu için 46 milyon dolar istiyor.

Hayıtlı Koyu
İzmir Dikili-Çandarlı arasındaki S.S. Hayıtlı Koyu Turizm Geliştirme Kooperatifi'ne ait 130 bin metrekarelik arazi satılık. Müstakil tapulu ve imarlı olan koyun 200 metre sahili bulunuyor. Denizden 20-25 derece meyille yükselen koy arazisinin tam ortasından Çandarlı-Dikili asfalt yolu geçiyor. Koyun hemen karşısında Kalem ve Garip adaları bulunuyor. 10 milyon 500 dolar istenen koy için pazarlık payı olduğu belirtiliyor.

Foça
İzmir Foça'ya 5 kilometre uzaklıktaki 32 bin metrekarelik araziye sahip özel koy satışa çıkarıldı. Yüzde 40 turizm imarlı olan koyun, 5 yıldızlı bir otel, tatil köyü veya devremülk için uygun olduğu belirtiliyor. Üst sınırından Foça-İzmir asfaltı geçen arazide, geçici olarak kamping yapılıyor. Elektrik ve içme suyu gibi altyapı çalışmaları hazır olan koy için sahipleri 3 milyon euro istiyor. Ancak aracı olan emlakçı pazarlık yapılabileceğini belirtiyor.

Urla
İzmir'den 40, Urla'dan ise 16 kilometre asfalt yolla giderek ulaşılabilen satılık koy, 61 dönüm araziye sahip. Koyun içine kadar asfalt yol var. Elektrik altyapısı bulunan koy için 3 milyon euro isteniyor. Ancak aracılık yapan emlakçı, pazarlık payı olduğunu söylüyor. Zeytin ağaçları ve içme suyu kaynakları bulunan arazinin denize 400 metre cephesi bulunuyor.

Menderes Kargacık Koyu
İzmir Menderes'teki Kargacık Koyu sahipleri tarafından satışa çıkarıldı. 77 bin 500 metrekare araziye sahip olan koyun denize 650 metre cephesi ve 200 metre de kumsalı bulunuyor. Kuşadası, Çeşme ve Gümüldür'den yapılan günlük yat seferlerinin bir durağı olan koy için 1 milyon 500 bin dolar isteniyor. Arazide günlük 200 ton kapasiteli kaynak suyu ve elektrik altyapısı bulunuyor.

11 Şubat 2010 Perşembe

Redevco, İstanbul’da AVM projesi devralmayı planlıyor


Redevco, Edirne ve Manisa’da yatırıma başlayıp İstanbul’da proje devralmayı planlıyor

Redevco Türkiye Genel Müdürü Dooyeweert, Türkiye ekonomisinin ve gayrimenkul sektörünün heyecan ve hareketli bir yıl geçireceğini düşünüyor. Yunanistan ve Bulgaristan’da AVM’lerin pazar günü kapalı olmasını da fırsat bilerek yatırıma Edirne’yle devam edecek Redevco, İstanbul’da ise mevcut projeleri devralmaya sıcak bakıyor.

Türkiye'yi sevdiği için buraya yerleşen anne babasını bile Türkiye'de getiren biri Patrick van Dooyewert. Gayrimenkul sektöründe dünyanın önemli oyuncularından biri olan Hollanda menşeli aile şirketi Redevco'nun Türkiye Genel Müdürü Dooyewert, bu yıl hem Türkiye ekonomisinin hem de içinde bulunduğu gayrimenkul sektörünün hızlı bir yükseliş eğilimine gireceğini düşünüyor. Alışveriş merkezlerinin pazar günü kapalı olmasını öngören 'hipermarketler yasa tasarısının' sektörü rahatsız etmesine karşın yine de Redevco olarak yatırımlarına devam edeceklerini söylüyor. Türkiye'yi dolaştığı için iyi bilen, İstanbul'un gecelerine hayran olan Dooyewert'in en ilginç yorumu ise yine sektörüne ilişkin... Gayrimenkul sektörünün uzun vadeli yatırım alanı olduğunu ve geri dönüşünün zaman aldığını belirten Dooyewert, "Bu iş uzun vadeli. Sabredemeyen Taksim'de kokoreç satsın" diyor.

Edirne'de 60, Manisa'da 135 milyon euro yatırım
Sektördeki gelişmeleri, yatırımları konuşmak için buluştuğumuz Redevco'nun Türkiye Genel Müdürü Dooyewert'in anlattıklarına göre, hizmete giren iki alışveriş merkezi; Erzurum, Gordion Ankara'nın ardından yatırımlarına Edirne'yi de ekliyor. Edirne'de 60 milyon euroya malolacak 30 bin metrekarelik kiralanabilir alanı bulunan bir AVM için kolları sıvadıklarını anlatan Dooyewert Edirne projesiyle ilgili şunları söylüyor: "Aslında araziyi 3 yıl önce satın aldık. Hukuki sorunları çözdük. İlk kazmayı mart-nisan gibi vuracağız. Biz burayı bölge için köprü olarak görüyoruz. Edirne'nin sınır komşuları Yunanistan ve Bulgaristan'da pazar günleri AVM'ler açık değil. Dolayısıyla bu Edirne için bir fırsat yaratıyor. Haftasonları özellikle de pazar günleri AVM'ye buradan çok sayıda turizm bekliyoruz " Bir diğer yeni projeyi ise Manisa'daki Magnesia olarak açıklayan Dooyewert konuyla ilgili detay vermiyor. Ancak özellikle Erzurum'da beklediklerinin çok üzerinde bir ilgiyle karşılaştıklarını v e her ay yarım milyonun üstünde ziyaretçi ağırladıklarını söylüyor.

'Büyük şehirlerde AVM devralabiliriz'
Redevco'nun daha sonraki hedefi ise büyükşehirler... Akdeniz sahil şeridinin en hareketli ili Antalya ile İzmir'de yatırım yapmayı planladıklarını kaydeden Dooyewert, İstanbul'la ilgili olarak ie "Orada proje devralabiliriz" diye konuştu. Dooyewert, 'Bu dönemde hem yerli hem de yabancı AVM yatırımcıları zor duruma girdi. Hem biz onların projeleriyle ilgileniyoruz. Hem de projelerini devralmamız için bize gelen yatırımcılar ve emlak brokerları var. Bunları değerlendiriyoruz. Özellikle de büyük illerde devralmalara sıcak bakıyoruz. Ancak sorunlu AVM'leri istemiyoruz" diye konuştu. 2009'un yatırımcılar açısından huzursuz bir yıl olduğuna dikkat çeken Dooyewert'e göre Türkiye'yi heyecan verici mutlu bir yıl bekliyor. "Tüketicilerin durumlarını bilemem ama bu yıl eknomik dengeler yükselişe gidiyor. Genel olarak olumluyum. Gayrimenkulde pozitif bir durum görüyorum. 2001 krizi sonrasında 2003-2004'teki gibi hızlı bir yükseliş deniyor" diye konuştu. Dooyewert, dünyada 7 milyar euroluk bir portföy yönettiklerini söyleyerek 'Türkiye'de şimdi 250 milyon euroluk portföyüne sahibiz. Hedefimiz bunu en kısa zamanda 1 milyar euroya çıkarmak" diye konuştu.

'Yatırımcı hesaplarını yeniden yapacak'
Dooyewert bu yıl AVM'lerdeki en sıkıntılı alanının ise yabancı kiracıların sorunları olacağını belirtti. Sıkıntının nedenini yabancıların işlemlerini nakit değil bankacılık sistemini kullanarak yapmasına bağlarken Türk yatırımcılarda ise böyle bir sorun olmadığını dile getirdi. Dooyewert'in en çok şikayet ettiği konu ise arazi sahipleri. Krize karşın arazi fiyatlarında bir düşüş olmadığını çünkü arsa, arazi sahiplerinin 'nasıl olsa yükselir' beklentisiyle taviz vermediğini kaydetti. Düzenlenen 'Hipermarketler Yasası' ise Dooyewert'in bir başka rahatsızlık konusu. Yatırımların AVM'lerin 7 gün açık olacağı hesaplarıyla kurulduğunu dile getiren Dooyewert, "Yeni yasada AVM'lerin pazar günü kapatılmasına yönelik düzenlemeler olduğu bilgisi dolaşıyor. Bu sektör için olumsuz bir durum. Mal sahipleri ile kiracılar arasında 6 gün açık olursa kira sorunları yaşanacak. Bu da yatırımcıların hesaplarını yeniden yapması anlamına gelir" diye konuştu. Avrupa'da bile normalde pazar günleri kiliseye gitmeyi tercih edenler bile alışverişlerini yapmak için AVM'lere gittiğine dikkat çeken Dooyewert'e göre Türkiye'de de pazar günleri AVM'lerin en yoğun günü olduğuna işaret etti.

'Hipermarket yasası ciro ve kiraları düşürür'
Hipermarket yasası ile ilgili olarak Kasım 2009'da Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'la görüştüklerini ve Redevco olarak yasanın bu haliyle geçmemesi yönündeki düşüncelerini Babacan'a aktardıklarını söyleyen Dooyewert, yasal değişiklik çalışmasını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de aktardıklarını belirtti. Dooyewert, "Cumhurbaşkanı Gül, taleplerini bakanlara ileteceğini söyledi" dedi. "Yasal düzenleme pazar günü AVM'ler kapatılsın şeklinde çıkarsa yatırımlarınız etkilenir mi" sorusuna ise Dooyewert şu yanıtı verdi:"Bu durumda yeniden gözden geçirmek zorunda kalırız. Çünkü ciro ve kiralar biraz düşecek. Bu hem yerel hem de yabancı yatırımcılar için geçerli. Ancak yine de bu pazara güvenen bir grup olarak yatırımlarımız devam eder."

'Güneş enerjisi ile ilgileniyoruz'
Dooyewert, gayrimenkul sektörü dışında Türkiye'de enerji sektörüne de girmek istediklerini özellikle de güneş ve rüzgar enerjisi ile yakından ilgilendiklerini kaydetti. Dooyewert, Redevco bünyesinde bulunan Good Energy isimli şirket aracılığıyla bu yatırımları yapacaklarını ancak detayların henüz netleşmediğini de sözlerine ekledi.

Gayrimenkul piyasasında canlanma bekleniyor


Gayrimenkul alanında danışmanlık ve profesyonel hizmet sunan Jones Lang Laselle'in raporuna göre, bu yıl gayrimenkul piyasasında canlanma bekleniyor

Jones Lang Laselle tarafından hazırlanan "Türkiye Gayrimenkul Piyasası 2009 Yılı ve 2010'a Bakış" raporu açıklandı.

Raporda, ekonomik daralmanın 2009 yılında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye gayrimenkul piyasasını da olumsuz etkilediği, buna karşın 2010 yılında güçlü büyümenin geri dönüşüyle birlikte piyasaların canlanmasının beklendiği belirtildi.

Perakendecilerin yeni projelere yatırım yaparken daha temkinli davrandığı, birincil projelerde talebin halen güçlü seyrettiği ifade edilen raporda, ofis piyasasında boşluk oranlarının kısıtlı A sınıfı arzı nedeniyle fazla değişmediği, ekonomik durumdan en çok etkilenen piyasa olan lojistik piyasasında bir çok geliştirme projesinin ertelendiği, yatırım piyasasının ise bazı potansiyel satın alma işlemleriyle yeniden canlanmasının beklendiği kaydedildi.

Raporda, perakendecilerin, 2009 yılının ikinci yarısında ekonomik daralma nedeniyle yeni projelere, özellikle ikincil merkezlere girme kararlarında daha seçici davrandığı, ancak erişimi yüksek, piyasa yoğunluğunun az olduğu ve güçlü piyasa pozisyonuna sahip projelerin yine de perakendecilerin ilgisini çekmeye devam ettiği vurgulandı.

2009 yılında, Türk perakendecilerin Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika başta olmak üzere yurt dışı yatırımlarına ilgisinin yoğunlaştığı belirtildi.

Raporda, bu yıl İstanbul ofis piyasasına yaklaşık 230 bin metre kare A tipi ofis alanının giriş yapacağı, kira oranlarında ise kiracı talebindeki artış ve kaliteli ofis arzının eksikliği nedeniyle, 2010 yılının ikinci yarısında yükselme beklendiği ifade edildi.

İzmir'de de ofis yatırımlarının arttığına dikkat çekilen raporda, lojistik alanında da bu yıl kiracı talebinin güçlü bir geri dönüş sağlayacağı ve bunun kira rakamlarına olumlu olarak yansımasının beklendiği belirtildi.

-LÜKS PERAKENDE MARKALARI TÜRKİYE PAZARINA YATIRIM YAPMAYA DEVAM
ETTİ"-
Jones Lang Laselle Türkiye Başkanı Avi Alkaş da değerlendirmesinde 200 yılında yapı market, hipermarket, elektronik marketler gibi ana kiracıların birincil projelere olan taleplerinin güçlü seyrettiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Halihazırda Türkiye'de faaliyet gösteren Tesco, Metro, Darty ve Electroworld gibi büyük ana kiracıların yanında, İzmir'de ilk mağazasını açan Best Buy, Mediamarkt, Leroy Merlin ve Baumaxx gibi perakende markalarının Türkiye pazarında genişleme hedeflerinin olduğunu görmekteyiz. Ayrıca Decathlon, Basler, Aftershock ve Bijou Brigette, Paris Hilton gibi uluslararası giyim ve aksesuar markaları 2009 yılında Türkiye pazarına giriş yaptı. Yine bu dönemde zorlu ekonomik koşullara rağmen lüks perakende markaları da Türkiye pazarına yatırım yapmaya devam etti. Lüks markaların genişleme stratejileri, cadde perakendeciliğine olan güçlü talebin ana sebeplerinden biri oldu. Brioni, Hermes, Prada ve Mont Blanc Nişantaşı'nda ilk mağazalarını açarken, Miu Miu da İstinye Park'ta faaliyete geçti. Gelecek dönemde Houblot ve Lanvin gibi lüks markalar da Türkiye'de mağaza açmayı planlıyor."

2008 yılında kiralanabilir alan bazında yüzde 25 büyüme gözlenirken, 2009 yılında bu oranın yüzde 17 olarak gerçekleştiğini ifade eden Alkaş, 2008 yılında 44 alışveriş merkezi açılırken, 2009 yılında 9'u İstanbul'da, 17'si Anadolu'da olmak üzere 26 alışveriş merkezinin faaliyete geçtiğini kaydetti.

Avi Alkaş, "Ankara bin kişi başına düşen 193 metre karelik kiralanabilir alanıyla en yoğun perakende pazarı olarak yerini korurken, Ankara'yı 177 metrekare ile İstanbul takip etti. 2011 yılı sonunda İstanbul'un 295 metrekareye ulaşarak en yoğun piyasa olması bekleniyor" dedi.

Avrupa'da yatırımcı psikolojisinin olumluya dönmesiyle birlikte 2010 yılında yabancı yatırımcı ilgisinin Türk piyasasına dönmesini beklediklerini ifade eden Alkaş, global yatırımcıların bu yıl tekrar gelişmekte olan piyasalara yönelmeye başlayacağını tahmin ettiklerini belirtti.

Jones Lang LaSalle Yönetici Direktörü Alan Robertson de ofis piyasasıyla ilgili olarak, 2009'da, ekonomik krizden dolayı İstanbul ofis piyasası için zor bir yıl olduğunu, kiraların merkezi iş alanında 2010'un ikinci yarısı itibariyle tekrar yükselmeye başlayacağına inandıklarını ifade etti.

Jones Lang LaSalle Sermaye Piyasaları & Danışmanlık Hizmetleri Direktörü Dr. Kıvanç Erman de Ankara'nın, Kavaklıdere-Çankaya-Gaziosmanpaşa bölgelerini kapsayan mevcut merkezi iş alanının, tamamlanan yeni ofis projeleriyle birlikte Söğütözü-Balgat yönüne kaydığına dikkati çekti.

"Yunanistan'a açık çek verilmiyor"


Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, AB ülkelerinin Yunanistan'ın kurtarılması için aldığı kararı tümüyle desteklediğini söyledi.

BERLİN - Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın yaptığı son açıklamaları "endişe verici" olarak değerlendirdi.

Westerwelle, Dışişleri Bakanlığı'nda Yabancı Gazeteciler Cemiyeti'nin üyeleri ile biraraya gelerek, çeşitli konulara ilişkin soruları yanıtladı.

İran'ın uranyumu zenginleştirmeye başladığı şeklindeki açıklamalarla ilgili olarak Westerwelle, "İran'dan yapılan son açıklamalar endişe verici. Bu açıklamalar İran'ın uluslararası toplulukla işbirliğinin gerekliliğini anlamadığını gösteriyor. Nükleer enerji sivil amaçlı kullanılabilir, ancak bu şeffaf olmalı ve nükleer silahlanma için kullanılmamalı" şeklinde konuştu.

Batılı ülkelerin yıllardan beri İran'a elini uzatmış durumda olduğunu, ancak elinin havada kaldığını belirten Westerwelle, İran'ı kararını gözden geçirmeye ve uluslararası toplulukla işbirliği yapmaya çağırdı.

İran'ın kararından vazgeçmediği takdirde uluslararası topluluk ile birlikte bu ülkeye karşı alınacak önlemleri konuşacaklarını ifade eden Westerwelle, kendilerinin her zaman silahsızlanmadan yana olduğunu ve bunun için çaba harcayacağını kaydetti.

İran'ın silahlanmasının sadece bu ülkeyi, en fazla bölge ülkelerini ilgilendirdiğini düşünenlerin olduğunu, ancak bu konunun tüm dünyayı ilgilendirdiğini belirten Westerwelle, İran'ın nükleer silahlanmaya gitmesi durumunda tüm bölge ülkelerinin nükleer silah üretmek isteyeceğini söyledi.

Westerwelle, Almanya'da Soğuk Savaş döneminde konuşlandırılan son nükleer silahların da ülkeden çekilmesi için müttefik ülkeler ile görüşmeler yaptıklarını da ifade etti.

AB ülkelerinin Yunanistan'ın içinde bulunduğu zor ekonomik durumdan kurtarılması için aldığı kararı tümüyle desteklediğini kaydeden Westerwelle, "Alınan karar çok akıllı bir karar. Bir yandan Birlik içinde dayanışmanın var olduğunu gösteriyor. Diğer yandan da Yunanistan'a açık çek verilmiyor" şeklinde görüş belirtti.

Bunun Almanya'nın sadece desteklediği değil, aynı zamanda istediği bir karar olduğunu ifade eden Westerwelle, Yunan halkına ülkede yapılmaya çalışılan reformları destekleme çağrısında bulundu.

Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle, Kosova'nın bağımsızlığına ilişkin bir soru üzerine de, Almanya'nın Kosova'nın bağımsızlığını her zaman savunduğunu, buna karşı çıkanlara da gerekli cevabı verdiğini söyledi.

Westerwelle ayrıca, AB'nin tüm sorunlarına rağmen büyük bir başarı hikayesi olduğunu, ortak Avrupa fikrini yeni kuşakların da benimsemesi gerektiğini belirterek, AB'nin doğudaki komşularıyla da ilişkilerini geliştirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

AB Yunanistan'a para yerine akıl verdi


AB liderleri, borçları ekonomik büyüklüğünün yüzde 120'sini aşan Yunanistan'dan "daha fazla sorumluluk" istedi.BRÜKSEL - AB liderleri, borçları ekonomik büyüklüğünün yüzde 120'sini aşan Yunanistan'dan "daha fazla sorumluluk" istedi.

AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, gayrı resmi AB zirvesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, "Sorumluluk ve dayanışma olmak üzere iki ayaklı yaklaşım belirledik. Yunanistan daha fazla sorumluluk üstlenecek. Avro Bölgesi de dayanışma içinde olacak" dedi.

Yunanistan AB'den yardım talep etmediği için zirvede bu konunun tartışılmadığı anlatan Van Rompuy, Yunanistan'ın geçen yıl gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 12'sine ulaşan bütçe açığını bu yıl yüzde 4'e indirme kararlılığında olduğunu, "sorunlara ancak ortaya çıkarsa çözüm bulunabileceğini" söyledi.

Van Rompuy, AB'nin Yunanistan'ı iflastan nasıl kurtaracağı konusunda somut karar almamasının piyasaları olumsuz etkilediğinin hatırlatılması üzerine, "Zirvede çalışıyordum, piyasaları takip etmedim. Bence bunu yargılamak için erken" diye konuştu.

AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da "Yunanistan hiçbir yardım istemedi. Demek ki buna ihtiyaç yokmuş. (Yunanistan'ın iflas edeceği yönünde) senaryolar doğru değil" şeklinde konuştu.

Zirvenin ardından Yunanistan'la ilgili tüm liderlerin onayladığı siyasi destek açıklamasında, "Tüm Avro Bölgesi ülkeleri uzlaşılan kurallar çerçevesinde sağlam ulusal politikalar uygulamak zorundadır. Avro Bölgesi'nin ekonomik ve mali istikrarı tüm üyelerin ortak sorumluluğudur" denildi.

Belgede, Yunanistan'dan ek önlemlerle bu yıl bütçe açığını gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 4'üne indirmesi talep edilerek Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun da katkısıyla AB Komisyonu'nun bu ülkedeki uygulamayı yakından izleyeceği ve gerekirse ek önlemler talep edeceği belirtildi.

Açıklamada, gerek duyulursa tüm Avro Bölgesi üyelerinin mali istikrar için kararlı ve koordinasyon içinde hareket edeceği ifade edildi.

AB zirvesinden yapılan açıklamada, gelecek hafta başında toplanacak olan AB ekonomi ve maliye bakanlarının AB Komisyonu'nun Yunanistan'dan talep ettiği kemer sıkma önlemlerini onaylaması istendi.

Borcu bu yıl içinde 300 milyar avroya ulaşması beklenen Yunanistan'ın büyük oranda kısa vadeli borçlarını çevirebilmek için bu yıl 53 milyar avro borçlanması gerekiyor.

Yunanistan'ın en büyük alacaklıları arasında yaklaşık 55 milyar avroyla Fransız, 46 milyar avroyla İsviçre ve 32 milyar avroyla Alman bankaları bulunuyor.

Diplomatik kaynaklar, kredi notu düşürülmesi nedeniyle borçlanmak için Almanya'nın en az 2 katı faiz ödemek zorunda kalan Yunanistan'ın piyasalara güven verememesi durumunda Avro Bölgesi üyelerinin ekonomik büyüklüklerine göre katılacağı bir fonla bu ülkeye kredi açılmasının gündeme geleceğini ifade ediyor.

3. köprü köprü güzergahları


Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan, Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu Projesi kapsamında Çanakkale Boğazı’na inşa edilecek köprü için belirlenen ilk güzergahın Sarıçay-Kilitbahir olduğunu belirterek, "Burada Kültür ve Tabiat Varlıkları ile ilgili konular var. Köprü sağa, sola bir miktar kayabilir" dedi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Turhan, Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu Projesinde proje ve fizibilite çalışmalarını tamamlayacaklarını ve bu yıl ihaleye çıkacaklarını anımsattı.

Projenin, özellikle Ege, Akdeniz ve Güney Marmara bölgeleri ile Kuzey Marmara ve Avrupa ülkeleriyle kesintisiz karayolu ulaşımı sağlayacağını ifade eden Turhan, proje kapsamında Çanakkale Boğazı’na inşa edilecek köprüye ilişkin şunları kaydetti: "Çanakkale’de inşa edilecek köprü için ilk tespit ettiğimiz güzergah Sarıçay-Kilitbahir. Burada çevre ile ilgili, SİT alanlarıyla ilgili, Kültür ve Tabiat Varlıkları ile ilgili konular var. Bunları artık önümüzdeki günlerde netleştireceğiz. Köprü sağa, sola bir miktar kayabilir. 2x3 şeritli köprünün uzunluğu, ilk tespitlere göre 1450 metre civarında olacak. Tabii yerinde kayma olursa boyu da bir miktar artıp azalabilir." Projenin tahmini maliyetinin 4,5 milyar dolar olduğunu kaydeden Turhan, yolun yaklaşık 433 kilometre uzunluğunda olacağını bildirdi.

İstanbul’un batısında, Trakya’daki yerleşimlerin iç bölgelerle ulaşımını bu güzergah üzerinden sağlamayı düşündüklerini ifade eden Turhan, bunun, köprülerin yoğun trafiğini dengeleyeceğini söyledi.

-İZMİT KÖRFEZ GEÇİŞİ-

Turhan, İzmit Körfez Geçişi ve Bursa-Balıkesir-İzmir Otoyolu ihalesinde mukavele taslağına ilişkin revize işlemleri için Maliye Bakanlığı, DPT ve Hazine Müsteşarlığının görüşlerinin alınmasında son aşamaya gelindiğini kaydetti.

Projenin özüne, sözleşmenin ruhuna dokunulmaması gerektiğini vurgulayan Turhan, bu çalışmaların ihaleyi kazanan konsorsiyumla ortaklaşa yürütüldüğünü belirtti.

Sözleşmenin YPK tarafından onaylanmasının ardından konsorsiyuma yer teslimi yapılacağını ve çalışmaların başlayacağını anlatan Turhan, "Müteahhidimiz proje ile ilgili çalışmaları sürdürüyor. Özellikle Körfez Köprüsü’nün inşa edileceği mevkideki derin deniz sondaj çalışmaları ve proje yapımına esas arazi jeoteknik ve jeolojik raporları güncelleştirme çalışmaları başladı. Ayrıca finansman temini çalışmalarını da devam ettiriyor. Gayri resmi olarak çalışmalar başladı" diye konuştu.

-ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ-

Karayolları Genel Müdürü Turhan, İstanbul Boğazı’na inşa edilmesi planlanan üçüncü köprünün geçeceği yerin coğrafi yapısı, tarihi ve doğal değerler dikkate alınarak, çevre ile uyumlu ve mevcut sistemlerle entegre olması gerektiğini söyledi.

Üçüncü köprü için üzerinde durulan güzergahların "Beykoz-Tarabya" ve "Sarıyer-Yuşa Tepesi" olduğunu belirten Turhan, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin kararı doğrultusunda bu güzergahlardan birinin imar planlarına işleneceğini söyledi.

Bu süreçte Karayolları Genel Müdürlüğü olarak projeyi, Yap-İşlet-Devret yöntemiyle ihale edebilmek için Devlet Planlama Teşkilatı’ndan (DPT) yetki istediklerini anlatan Turhan, talep üzerine DPT’ye projenin mali fizibilitesine ilişkin ayrıntılı bilgi sunduklarını bildirdi.

Turhan, "Proje, maliyeti gelirini karşılama oranı yüksek bir projedir.

Kısa sürede kendi yatırım maliyetini karşılayabilecek bir trafik hacmine sahip bir projedir. Bundan dolayı da bu projeye iştirak talebi artırıyor. Çinliler, Fransızlar, İtalyanlar, Koreliler, Japonlar, hatta Avusturyalılar projeyle ilgilendiklerini ve ihaleye çıkılması durumunda talip olacaklarını belirtiyor.

YİD ile çıkacağımız bir projeye çok isteklinin olması hem ülkemizdeki ekonomik istikrarı hem de yatırım yapma cesaretini ortaya koyması bakımından memnuniyet verici" diye konuştu.

Üçüncü Köprü’nün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin imar planlarına işlenmesinin ardından ilana çıkacaklarını anlatan Turhan, Çanakkale Köprüsünün fizibilite çalışmalarını tamamlayıp bu proje için de bu yıl ihaleye çıkmayı hedeflediklerini bildirdi.

Cahit Turhan, bu üç önemli projeyi, öngörülen sürelerde işlemlerin tamamlanması durumunda 6-7 yıl içerisinde hizmete açmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Erdoğan'dan AB'ye sert sözler


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık Konutu'nda AB ülkelerinin büyükelçilerine verdiği yemek sırasında yaptığı konuşmada Avrupa Parlemantosu'na seslenerek "Bu AP’nin gözü kör müdür Allah aşkına. Eğer bu adaleti görmezden gelirlerse bu adalet bir gün onlara da lazım olacaktır" dedi. Bu sözler üzerine Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış şaşkın bakışlarla Erdoğan'a baktı.

Erdoğan'ın o sözleri:

Avrupa Parlamentosu raporu üzerinde durmalıyım. Bu rapor tek taraflı ve çözüme katkı sağlamayacak şekilde hazırlanmıştır. Kıbrıs Türk tarafının yapıcı çözüme yönelik çabaları hiçe sayılmıştır. Annan Planı’nda her şey çok açıktır. Bunu erteleyelim diyen Yunanistan ve Güney Kıbrıs olmuştur. Referandumdan Annan Planı’na evet, Güney’de hayır çıkmıştır. Nasıl oluyor da hala bu raporda böyle ifadeler yer alıyor Bu AP’nin gözü kör müdür Allah aşkına. Eğer bu adaleti görmezden gelirlerse bu adalet bir gün onlara da lazım olacaktır. Bunu burada söylememeyi kendime hakaret olarak sayarım.

KIRICI BİR MALİYET

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'nin, bir içe kapanma eğilimi göstermesi ve verilen sözleri, atılan imzaları tekrar tartışmaya açmasının, her iki kamuoyu açısından son derece motivasyon kırıcı bir maliyet taşıdığını bildirdi.

Erdoğan, Başbakanlık Konutu'nda AB ülkelerinin büyükelçileriyle öğlen yemeğinde bir araya geldi.

Yemeğin başında büyükelçilere hitap eden Başbakan Erdoğan, esasen Avrupa ülkelerini, evrensel değerler altında bir araya getiren Avrupa Birliği felsefesinin, Mevlanın evrensel mesajlarıyla örtüştüğünün de bir gerçek olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin AB ile bütünleşmesi çabasının, tarih boyunca ilke olarak üzerinde son derece büyük bir hassasiyetle durduklarını belirten Başbakan Erdoğan, bunun, barış ve adalet çağrılarının da somut bir neticesi olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Her fırsatta ifade ettiğim gibi, Türkiye bugün sadece bölgesel anlamda değil, küresel ölçekte de insanlığın karşı karşıya bulunduğu sorunların çözümü için eşsiz bir tarihi tecrübeye sahip bulunuyor. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma özelliği ile Türkiye, geniş bir coğrafyada barış ve adalet mesajlarını güçlü şekilde ifade ediyor, bu mesajlar da karşılığını buluyor.

AB'nin genişleme yorgunluğundan ziyade, yeni genişleme dalgalarını konuşması, bunları tartışması daha anlamlı bir yaklaşım olacaktır. Zira ben genişlemenin bir yorgunluk değil, bir güçlenme unsuru olduğunu düşünüyorum. AB'ye üye olan her yeni ülke, birliğin kültürel çeşitliliğine, değerlerine ve her şeyden önemlisi gelecek vizyonuna eşsiz katkılarda bulunmaktadır.

Türkiye olarak, AB'nin küresel ölçekte daha barışçıl, istikrarlı, uyumlu ve refah üreten bir ortamın sağlanmasında üstleneceği role büyük önem atfediyoruz.

Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki AB'nin bu tartışmalar çerçevesinde bir içe kapanma eğilimi göstermesi ve verilen sözlerin, atılan imzaları tekrar tartışmaya açması, kamuoylarımız açısından son derece motivasyon kırıcı bir maliyet taşıyor.

Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerine başlatan kararın altında bütün AB ülkelerinin imzaları bulunuyor. Buna rağmen halen Türkiye'nin AB üyeliğinin, bu bağlamda Türkiye'nin Avrupalılığının tartışılıyor olması, ne hakkaniyetle ne ahde vefa ile ne de tarihi gerçeklerle bağdaşıyor. Türkiye, hükümetimizin 7 yıldan bu yana attığı kararlı adımlar sonucunda bugün hiç olmadığı kadar Avrupa ile bütünleşmiştir. AB üyeliğine her zamankinden daha yakın bir noktaya gelmiştir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye'nin, Batılı vizyonu bu kadar güçlü bir zemine sahipken buna rağmen halen ayrıcalıklı ortaklık gibi maçın ortasında oyunun kurallarını değiştirmeye ve süreci sulandırmaya yönelik tekliflerin ortaya atılıyor olması, büyük bir samimiyetsizlik örneğidir” dedi.

Başbakan Erdoğan, “başkanlığı ilk kez Viyana'nın doğusuna taşıyarak, Türkiye'nin Avrupalılığını tartışanları bir kez daha hayal kırıklığına uğrattığını” söyledi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

“Gelecek Kasım ayında da inşallah Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin dönem başkanlığını üstleniyoruz. Esasen İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa Konseyi kurulduğunda Bakanlar Konseyi'nin ilk kararı, Türkiye'yi üyeliğe davet etmek olmuştur. Bu örgüte, Türkiye 1949'da katılırken bunun altını özellikle çiziyorum, 1949'da katılırken 61 yıl oldu. İspanya ve Portekiz 1970 yılı sonunda üye olabilmiş Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri 1990'lara doğru üye olmaya başlamışlardır. Türkiye, NATO'ya, kurulduktan 3 yıl sonra 1952 yılında Almanya'nın katılımından 3 yıl önce üye olmuştur. Bugün katılım müzakerelerini yürüttüğümüz Avrupa Birliğine ilk üyelik başvurumuzun tarihi Avrupa Ekonomik Topluluğunun kuruluşunun 2 yıl sonrasına 1959 yılına isabet eder. Sadece bu hususları dikkate alarak dahi şunu rahatlıkla söyleyebilmeliyiz, Türkiye'nin, Avrupalılığını da Avrupa Birliği üyeliğini de tartışmanın zamanı çoktan geçmiştir.

Türkiye'nin, Batılı vizyonu bu kadar güçlü bir zemine sahipken buna rağmen halen ayrıcalıklı ortaklık gibi maçın ortasında oyunun kurallarını değiştirmeye ve süreci sulandırmaya yönelik tekliflerin ortaya atılıyor olması, büyük bir samimiyetsizlik örneğidir. Nitekim, AB'nin genişlemeden sorumlu eski komiserlerinden Verhaugen geçtiğimiz günlerde, bu teklifleri son derece isabetli bir yaklaşımla (sahte bir ambalaj) olarak nitelendirmiştir. Türkiye olarak, AB'ye tam üyelik yolunda, artık sorgulanmaması, hatta bizim dahi tekrarlamaya lüzum görmediğimiz bir husustur.”

KARARLILIK

Bütün siyasi engellemelere rağmen, bütün motivasyon kırıcı yaklaşımlara rağmen şu anda 12 fasılda müzakerelerin açması, birinde ise hem açılış hem de kapanışının gerçekleştirilmiş olmasının, “hükümetin bu hedefe sıkı sıkıya bağlı olmasının bir tezahürü” olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Hükümetimizin AB'ye üyelik yolunda 7 yıldır gösterdiği kararlılık ve attığı adımlar, bundan sonrası için de Türkiye'nin AB yolundaki en büyük taahhüdüdür, teminatıdır.

Bizim temel gayemiz, Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak, milletimize her yönden Avrupa standartlarında bir ülkenin imkanlarını sunmaktır. Bunun için de en önemli mekanizma AB'dir. O nedenle biz fasıllar noktasında gerekli kriterleri yerine getireceğiz, getiriyoruz. Hatta siyasi engellemeler nedeniyle açılamayan 20'ye yakın fasılda dahi biz bu kriterleri tamamlama noktasında dahi kararlıyız. Zira kurumlarımız, kuruluşlarımız buna müsaittir. Bazı ülkeler Türkiye'nin üyeliğine karşı diye, AB verilen sözlerin aksine davranıyor diye biz milletimizi, çağdaş standartlardan mahrum bırakamayız.

Türkiye gereken reformları, müzakere sürecinin bir yükümlülüğü olduğu için değil, öncelikle toplumsal beklenti ve ihtiyaçlar sebebiyle gerçekleştirmektedir. Türkiye, ulusal çıkarlarının gereği olarak reformları hayata geçirmektedir. Biz, bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da üzerimize düşenleri yapmaya devam edeceğiz. Aynı yaklaşımı AB'nin de göstermesi gerektiğini her fırsatta dile getireceğiz.

Türkiye, asla duyguları ile mantığı arasına sıkışan günlük siyasi polemiklere kurban edilen bir AB'nin mağduru olmamalıdır. Biz bu sürece öz güven içinde devam ediyoruz.

Demokratikleşme ve insan hakları noktasında hükümetimizin attığı cesur adımlar, tamamen bu öz güvenin bir neticesidir. Türkiye artık, tabu gibi görülen konuları tartışır hale gelmiş, demokrasi noktasında herhangi bir zafiyete fırsat vermeyen, bütün vatandaşlarının özgürlüğünü teminat altına alma noktasında her türlü cesareti gösteren bir ülke konumuna yükselmiştir. Dış politikada, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi, İran'ın nükleer programına ilişkin diplomatik çabalara ağırlık verilmesi, Balkanlar'da, Orta Doğu'da, Kafkaslar'da, Afrika'da, dünyanın her bölgesinde Türkiye'nin yapıcı ve güvenilir bir ülke olarak katkıda bulunması da aynı öz güvenin bir tezahürüdür.”

Demokratikleşme, kalkınma ve dış politikaya ilişkin olarak cesur kararlar alma noktasında Türkiye'nin şimdiden AB üyesi birçok ülkeden daha ileri seviyede olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğini belirten Erdoğan, “Özellikle temel hak ve özgürlük noktasında bazı Avrupa ülkelerinde yürütülen tartışmalar, bununla birlikte aşırı sağ ve ırkçı eylemler son derece dikkat çekicidir ve aynı oranda da kaygı vericidir” dedi.

Komşudaki krizin bizdeki etkileri


Yunanistan'ın içine düştüğü ekonomik kriz Türkiye'yi de olumsuz etkiliyor.

Türkiye'nin ihracatının yarısından fazlasının yapıldığı Avrupa ekonomisini tehdit eder hale gelen Yunanistan krizi ayrıca risk primlerini de artırıyor. Bu nedenle Türkiye'deki uzmanlar Yunanistan krizinin bir an önce çözülmesini bekliyor.

Yunanistan'ın içine düştüğü ekonomik kriz, Avrupa Birliği'nin ortak para birimi euro'yu tehdit eder boyuta ulaşınca Türkiye için de bir risk haline geldi

Komşudaki kriz Türkiye'yi 3 ayrı yolla etkiliyor

** Bunlardan ilki zaten küresel ekonomik kriz nedeniyle durgunluğa giren Avrupa pazarındaki toparlanmanın yavaşlayacak olması.

Türkiye ihracatının yarısından fazlasının yapıldığı Avrupa'nın euro'da yaşanacak bir krizle birlikte toparlanma sürecini geciktirmesi Türk ihracatçıları zorlayacak.

** İkinci sorun, uluslararası piyasalarda euro'ya dönük endişenin artması yatırımcıların riskli ülke ve enstrümanlardan kaçması anlamına geliyor. Bu da büyük oranda dış kaynak ihtiyacı duyan Türkiye'ye yönelik ilginin de azalması anlamına geliyor.

Çünkü Türkiye her ne kadar Yunanistan ya da Portekiz gibi bir sorun yaşamasa bile dünyada risk algısı yükselince yatırımcıların korktuğu ülkeler arasında yer alıyor.

Zaten risk algısı artınca yatırımcıların yöneldiği en güvenilir ülkeler ABD, Japonya ve İsviçre ile sınırlı.

** Türkiye için bir diğer sorun da risk sigortasında yatıyor.

Bir ülkenin yurtdışına ihraç ettiği tahvillerin ne kadar risk içerdiğini gösteren sigorta primine CDS deniyor.

Bir ülke krize girip tahvillerini ödememe olasılığı belirince hemen risk pirimi yükseliyor.

Yunanistan ve Portekiz, Avrupa Birliği üyesi olmalarına rağmen bu iki ülkenin risk primi Türkiye'yi de aşarak büyük oranlara vardı. Ancak komşuya yönelik endişe Türkiye'nin risk piriminin de yükselmesine neden oldu.

9 Şubat 2010 Salı

Türkiye rüzgar enerjisinde ilk 3'e girebilir


Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (EWEA) Üst Yöneticisi (CEO) Christian Kjaer, Türkiye'de ciddi bir rüzgar enerjisi potansiyeli ve pazarı olduğuna işaret etti.

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (EWEA) Üst Yöneticisi (CEO) Christian Kjaer, Türkiye'de ciddi bir rüzgar enerjisi potansiyeli ve pazarı olduğuna işaret ederek, ''bazı sıkıntıların aşılması durumunda Türkiye'nin ilk 3 önemli pazar içinde yer alabileceğini görebiliriz'' dedi.

Kjaer, EWEA ile Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği tarafından Bilkent Otelde düzenlenen ''Türkiye'de Rüzgar Enerjisi'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliğinin çalışmaları ve Avrupa'da rüzgar enerjisi potansiyeli hakkında bilgi verdi.

Enerji sektörünün, enerji krizi, çevresel kriz ve mali kriz olmak üzere 3 önemli sorunla karşı karşıya olduğunu belirten Kjaer, 2020 yılına kadar bu sıkıntıların yönetilmesinde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının çok önemli olduğunu söyledi.

Rüzgar enerjisinin gerek ithal kaynak olmaması, gerekse temiz bir enerji olması bakımından tercih edildiğini anlatan Kjaer, rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretiminin diğer kaynaklarla üretime göre geleceğe yönelik endişeleri azaltıcı nitelikte olduğunu kaydetti.

Enerji üretiminde de Avrupa ülkelerinin rüzgar enerjisi payının yüzde 15'lerden yüzde 34'lere çıkarılmasının hedeflendiğini bildiren Kjaer, rüzgarın oldukça cazip bir enerji kaynağı olduğunu bu nedenle ülkelerin, rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarındaki payının artırılması gerektiğini ifade etti.

Türkiye'deki rüzgar enerjisi potansiyeline değinen Kjaer, Türkiye'nin Avrupa'da rüzgar enerjisi kapasitesi açısından Polonya'yı geride bırakarak 13'üncü sıraya yükseldiğini bildirdi.

Türkiye'de ciddi ve önemli bir rüzgar enerjisi potansiyeli ve pazarı olduğuna dikkati çeken Kjaer, ülkedeki arazi genişliğinin de bir avantaj olduğunu söyledi.

Türkiye'de önemli bir enerji talebi olduğuna ve bunun da giderek arttığına işaret eden Kjaer, ülkede rüzgar enerjisi anlamında tahmin edilebilir ve öngörülebilir bir pazar olduğunu söyledi.

Bunun da yatırımcıların ilgisini çektiğini anlatan Kjaer, rüzgar enerjisi anlamında Türkiye'de önemli bir fırsat bulunduğunu,bazı sıkıntıların aşılması durumunda Türkiye'nin ilk 3 önemli pazar içinde yer alabileceğini ifade etti.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Yönetim Kurulu üyesi Özlem Odabaş Tavares de yasal mevzuat ve hukuki sorumluluklar hakkında bilgi verdi.

Galataport özelleştirmesinde danışman belli oldu


Galataport özelleştirmesinde, EFG İstanbul Menkul Değerler-Mag Mühendislik-İşmen Hukuk Bürosu Konsorsiyumu danışman firma oldu.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'ndan (ÖİB) yapılan yazılı açıklamada, gerek imar planı çalışmalarında ve gerekse ihale sürecinde ÖİB'ye yardımcı olması amacıyla, uluslararası tecrübeye haiz, kıyı yapıları ile imar planı konusunda deneyimli finans, teknik ve hukuk danışmanlarından oluşan bir konsorsiyum marifetiyle hizmet alımının yapılacağı belirtildi.

1 Şubat 2010 tarihinde tekliflerin alındığı belirtilen açıklamada, EFG İstanbul Menkul Değerler A.Ş-Mag Mühendislik Hizmet Ltd. Şti-İşmen Hukuk Bürosu Konsorsiyumunun birinci olduğu bildirildi.

Açıklamada, İstanbul'un tek kruvaziyer limanı olan Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş'ye ait İstanbul Salıpazarı Limanı'nın (Galataport), geri plandaki tarihi ve doğal değerlerin öne çıkarılarak, çağdaş limancılığın gereklerine göre işletilen prestij bir kruvaziyer liman haline getirilmesinin hedeflendiği de kaydedildi.

AB'den, Yunanistan'ı kurtarma kararı


AB, borç yükü nedeniyle tüm dünyayı krizin eşiğine getiren Yunanistan'ı kurtarma kararı aldı. Alman hükümeti kaynakları, "Bu karar tüm AB ülkelerinin ortak kararı olarak alınmış bulunuyor" dedi.

Avrupa Birliği, yüksek kamu borcu nedeniyle son bir haftadır piyasaların korkulu rüyası haline gelen Yunanistan'ı kurtarma kararı aldı.

Almanya'daki hükümet kaynaklarına dayandırılan resmi bilgiye göre, AB Yunanis'tan'a uluslararası bir yardım fonu ile destek verme kararı aldı.

Bu sabah Avustralya gezisini kısa kesen Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet'nin bu tavrı kurtarmanın ilk adımı olarak görülmüş ve piyasalar üzerinde olumlu etki yaratmıştı.

BORÇ GARANTİSİ DE OLABİLİR

Kararın açıklanmasının ardından Avrupa piyasalarındaki yükselişler ön plana çıkarken, uygulama yöntemi konusunda çeşitli alternatifler üzerinde durulduğu açıklandı.

Doğrudan ödeme yöntemiyle yardım etmek yerine borçlara garanti getirilmesi gibi bir çözümün de masada olduğunun altı çiziliyor.

Kararın ardından euro/dolar paritesi 1.3690'lı düzeyinden 1.38'lerin üzerine gelirken, Avrupa borsaları da günü artıyla kapattı. Ancak asıl etki, özellikle haberin duyulduğu saatlerde açılan ABD piyasasından geldi. Haberin ardından Dow Jones yüzde 2'nin üzerine prim yaptı

Bakan Babacan TOKİ'ye söz söyletmedi


Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, TOKİ'nin yaptığı yapılarda mevzuat dışı projelendirme ve uygulamanın söz konusu olmadığını belirterek, TOKİ'nin önceliklerine dikkat çekti.

TBMM Genel Kurulunda, gündemdışı konuşmaların ardından DSP Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin, yurt dışında yaşayan vatandaşlara da seçilme hakkı tanınmasına ilişkin yasa teklifi, İçtüzük uyarınca 45 günlük sürede ilgili komisyonda görüşülmemesi nedeniyle doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önerisi ele alındı. Önerinin reddedilmesinin ardından sözlü soruların yanıtlanmasına geçildi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yöneltilen soru önergelerini yanıtladı. CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz'ün ''İstanbul Başakşehir'de arsa satışı'' ile ilgili sorusunu yanıtlayan Babacan, satışın yürürlükteki mevzuata uygun yapıldığını ifade ederek, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporunda, TOKİ'ye herhangi bir uyarıda bulunulmadığını, temenni mahiyetinde ifadelere yer verildiğini söyledi.

TOKİ'nin orta gelirli vatandaşların konut ihtiyacının karşılanması için ülke genelinde konut seferberliği başlatıldığını belirten Babacan, şöyle konuştu:

''TOKİ, 5 Şubat 2010 tarihi itibarıyla; Ocak 2003-Şubat 2010 arasında 81 il, 745 ilçe, 1595 şantiyede 411 bin 280 konutun üretimini başlatmıştır. 411 bin konutla birlikte 584 okul, 592 spor salonu, 36 kütüphane, 363 ticaret merkezi, 63 hastane, 81 sağlık ocağı, 48 yurt ve pansiyon, 18 sevgi evi, 14 engelsiz yaşam merkezi, 289 cami inşaatı başlatılmış ve bunların büyük kısmı tamamlanmıştır. TOKİ'nin ülkemizdeki kentleşme ve konut sorunlarının çözümüne yönelik faaliyetlerini sürdürmek üzere, finans imkanlarının yaratılması büyük önem taşımaktadır. TOKİ, bütün faaliyetlerini genel bütçeye bağlı kalmadan, gerek elindeki Hazine arsalarını en iyi koşullarda değerlendirerek, gerekse de konut ve iş yeri satışları yoluyla kendi kaynağını üreterek sürdürmektedir.''

Babacan, Mart 2008'de imzalanan protokole dikkati çekerek, ''Bu protokol çerçevesinde hem atıl durumdaki Hazine arazileri, arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı yöntemiyle değerlendirilmiş olacak, hem de Hazine ve TOKİ'ye gelir sağlanmış olacak'' dedi.

TOKİ'nin yaptığı yapılarda mevzuat dışı projelendirme ve uygulamanın söz konusu olmayacağını kaydeden Babacan, ''İdare, doğal ve tarihi dokuyu gözeterek şehir ve şehrin dokusuyla uyumlu örnek yerleşimler geliştirmeyi hedeflemektedir'' diye konuştu.



-DENİZ FENERİ-

Babacan, Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç'in soru önergesine yanıt verirken, Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile Deniz Feneri e.V arasında teşkilatlanma bakımından şube ve üyelik gibi yapısal bağ bulunmadığını söyledi.

Almanya'da kurulu bulunan Deniz Feneri e.V adlı dernek adına toplanan paralar sebebiyle açılan davada yargılama sonucu 3 kişinin mahkumiyetine karar verilmesine ilişkin haberlerin medyaya yansıması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığını hatırlatan Babacan, söz konusu soruşturmanın halen devam ettiğini hatırlattı.

Babacan, ''İlgili yasa uyarınca, kamu davası açılması konusunda Adalet Bakanı'nın Cumhuriyet Savcısına emir verme yetkisi bulunmamaktadır. Kamu davası açılması konusunda görevli ve yetkili kılınan makam cumhuriyet başsavcılıkları olup, bu bağlamda telkinde bulunulması ya da talimat verilmesi de söz konusu değildir'' dedi.

Babacan, Anayasa ve TBMM İçtüzüğü'nde soru önergeleriyle ilgili düzenleme bulunduğunu hatırlatarak, kişisel ve özel yaşamla ilgili soruların yanıtlanmasının yasal imkanı bulunmadığını söyledi.

Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, önemli suiistimallerle ilgili soru sorduklarını, ancak Babacan'ın ''sorulara girmediğini'' ileri sürerek, ''Kendisinin İçtüzük'ten haberi var mı ki bize İçtüzük dersi veriyor? Yılların deneyimli politikacısı olarak soru sormayı bilmeyeceğim de dünkü çocuklardan mı öğreneceğim? Sorularım cevaplandırılmamıştır'' diye konuştu.

CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz de Babacan'ın verdiği yanıtları anlamadıklarını belirterek, ''Sorulara 1 yıl 7 ay sonra cevap verildiği hiçbir dünya parlamentosunda görülmemiştir'' görüşünü savundu.

Öte yandan, Genel Kurulda, Babacan'ın yanıtlayacağı soruların okunması sırasında tartışma yaşandı. Başkanlık Divanında görevli Katip Üye Fatih Metin'in ''soruları hızlı okuduğunu'' söyleyen Kamer Genç, her soru önergesinin okunduktan sonra yanıt verilmesi gerektiğini, aksi uygulamanın İçtüzüğe aykırı olduğunu savundu. Bazı AK Parti'li milletvekilleri ve Metin, Genç'e tepki gösterdi. Metin, yerini Başkanlık Divanı'nda görevli diğer katip üye Gülşen Orhan'a bıraktı.

Genel Kurulda, daha sonra Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı kurulmasına ilişkin yasa tasarısının görüşülmesine geçildi.

7 Şubat 2010 Pazar

Dünyanın Başını Ağrıtan Üç Ülke


Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in yüksek bütçe açığı piyasalarda endişelere neden oldu. İşte bu üç ülkenin son durumu...

Euro Bölgesi'nin üç sorunlu ülkesi, tüm dünya piyasalarını sarsıyor. Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in yüksek bütçe açığı, piyasalarda, bu ülkelerin borcunu ödeyemeyeceği endişesini doğurdu.

İspanya ve Portekiz'de kamu finansmanındaki zayıflık, zaten uzun bir süredir biliniyordu. Ancak Yunanistan sorunu geçen Kasım sonunda patlak verdi. Yunanistan'da yeni hükümetin 2009 için bütçe açığı/milli gelir oranı tahmini, yüzde 12.7 ile önceki hükümetin öngörüsünün iki katından fazlaydı.

Yeni hükümetin bütçe açığı tahmini, Yunanistan'da resmi istatistik kurumunun açıkladığı verilerin güvenilir olmadığını da ortaya çıkardı.

Yunanistan, Avrupa Komisyonu tarafından onaylanan bütçe açığını kısma planıyla, bütçe açığı/milli gelir oranını 2012 sonunda yüzde 3'ün altına indirmeyi hedefliyor.

İBB Pendik'de ticaret alanı arsası satacak


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Pendik'de 2 bin 982 metrekare büyüklükte ticaret alanı satacak

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İstanbul Pendik Dolayoba’da 2 bin 982 metrekare büyüklükte arsa satacak. İhale Mesken Müdürlüğü tarafından açık teklif usülü ile yapılacak.

Arsa G22B11A2D pafta, 8014 ada, 8 parsel üzerinde ve işgalli. Tahmin bedeli 1 milyon 149 bin 808 TL, geçici teminatı 34 bin 494 TL. İmarı ticaret alanı olarak geçen taşınmazın vakfiyesi mevcut değil. Satılık arsa Pendik Dolayoba Sanayi Caddesi üzerinde.

Doğuş İnşaat'a ihale yasağı!


Milli Savunma Bakanlığı, bir firmaya ihalelere katılma yasağı getirdi

Yasağa ilişkin duyuru, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Buna göre, Milli Savunma Bakanlığı, Doğuş İnşaat-Süleyman Refik Türksoy'u, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu çerçevesinde 6 ay süreyle ihalelere
katılmaktan men etti.

Türkiye AVM sektörüne umutlu bakıyor


Perakende sektörü 2009’u hedeflerine yakın sonuçlarla bitirmeyi başardı. Geçmiş yıllardaki kriz deneyimlerini kullanan sektör, bu krizde yeni dersler edindi.

Perakende sektörü, Türkiye'nin en dinamik ve en hızlı büyüyen sektörlerinden biri. Son yıllarda büyük bir gelişim gösteriyor. Hem gıda hem de tekstil perakendeciliği, her yıl artan bir büyüme grafiği çiziyor. Türkiye'de şirketler arasında yaşanan evlilikler dışında, Türkiye pazarı yabancı birçok perakende zincirinin de yakın takibinde. Ulusal zincirlerin yanı sıra birçok girişimci, perakendeye yatırım yapmanın yollarını araştırıyor.

Böyle dinamik bir sektör için 2009 yılı tabii ki her sektörde olduğu gibi bir mücadele yılı oldu. Sektör, ciddi bir ayakta kalma mücadelesi verdi. Talepte 2008'in sonbaharında başlayan düşüş, bütün oyuncuları etkiledi. Sektör krize yüklü miktarda stokla yakalandı. Bu stokları eritmek ve sirkülasyonu artırmak için yüksek oranlı indirim dönemi başladı. Sektörde cirolar azalmadı ancak kârlılıkta ciddi miktarda düştü. Krizde mal satışında adetsel artışı yakalayan şirketler, kârlılıktan ödün verseler de ciroyu artırmayı başardı.

Adetsel satış artışının en yoğun yaşandığı alışveriş alanı olan outlet merkezleri sayısında büyük bir artış oldu.

Sonuç olarak, yüksek indirim, kampanya, outlet formülleriyle perakende sektörü krizi yavaş yavaş aşıyor. Sektörün 2010 yılının özellikle ikinci yarısında: sonra bir büyüme grafiği çizmesi bekleniyor.

Kârlılık hesapları
Ekonomik krizden en fazla etkilenen sektörlerden biri olan perakendede, 2009'da kârlılık hesapları yoğunluk kazandı. Özellikle hazır giyim perakendesinde faaliyet gösteren oyuncular kriz öncesinde yakaladıkları yüksek kâr marjlarını artık yakalayamamaktan şikayet etti. Sektörde kâr marjları ortalama yüzde 15'lere kadar geriledi. Buna karşılık fiş sayısında bir önceki yıla oranla yüzde 15-20 arasında bir artış yaşanırken, cirolar da buna paralel yükseldi.

Ancak kârlılık düşük olduğu için oyuncular bir hayli sıkıntılı günler geçirdi. Bu dönemde özellikle indirimin yanı sıra promosyon ve kampanyalara ağırlık vererek satış vapan perakendeciler, geçen yıla oranla fiş sanlarını artırdı. "Krizde büyüdük" diyen perakendecilerin, aslında bahsettikleri de bu ciro artışından kaynaklandı. Perakendecilere göre, ekonomi bu düzende daha 4-5 yıl daha gidecek. Dolaysıyla bu ekonomik şartlara hazırlanmak ve küreklere asılmak gerektiğini anladıklarını vurgulayan oyuncular, artık zor şartlarda iş yapmaya adapte olduklarını söylüyor.

Rekor satışlar yapıldı
Tüketimin ne kadar azaldığı söylense de, tüketiciler ucuz ürün bulduğu zaman psikolojik olarak satın aldıkları adedi artırıyor. Bu, görüştüğümüz hemen her yöneticinin ortak fikri. Dolayısıyla perakendecilerin 2009 yılındaki iş mantıkları bunun üzerine kurgulandı. Park Bravo Grup'un sahibi Kamil Özçoban, "Rekor kırıyoruz. Fiyat indiren, kampanya yapan tüm perakendeciler aynı şekilde ürün sayısını artırdı" diyor.

Sektörde yapılan kampanyalarla cirolar arttı, günlük ihtiyaçlar karşılandı, kiralar ödendi. Ancak verimsiz mağazalar da kapatıldı. 2009 yılını tıpkı 2008 yılında olduğu gibi perakendede verimlilik yılı ilan etmek mümkün. Twigy Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel, 2009 yılının kampanyalı satış dönemi olduğunu söylüyor. Krizle birlikte "Bir yerine üç satayım" diyenlerin pazar payı kazandığı, yaptığımız görüşmelerden çıkardığımız bir sonuç. Ancak tek bir ürünü sadece indirimle satmayı bekleyen şirketlerin ise zorlandığı görüldü.

Anadolu’ya yönelim perakendede hem gıda hem de tekstil alanında özellikle Anadolu'ya yönelen şirketler, franchise ve bayilik sistemine ağırlık verdi. Ev tekstili, elektronik mağazacılığı da yine franchise sistemiyle, hem büyük şehirlerde hem de Anadolu'da hızlı bir büyüme sürecine girdi.

Kasım sonu itibarıyla 233'e çıkan alışveriş merkezi (AVM) sayısının 2020 yılı sonunda 299'a çıkması bekleniyor. Türkiye perakende sektöründe son beş yıldır yaşanan hızlı mağazalaşma ve AVM yatırımı furyasına, kriz döneminde 'outlet' kavramı katıldı. Klasik alışveriş formatıyla yola çıkan birçok AVM, krizin etkisiyle birlikte outlet merkezlere dönüşmeye başladı. Şu anda Türkiye'de bulunan 33 outlet merkezin 18 tanesi İstanbul'da yer alıyor. Ayrıca yeni outlet merkezi yatırımları da devam ediyor.

Türkiye'nin perakende sektörünün uzman isimlerinden biri olan Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş, Türkler'in kendilerine özgü outlet merkezleri geliştirdiğini söylüyor. Tüketiciler oulet'i görünce, burada her şey ucuz diye düşünerek alışveriş yapıyor. Böyle de farklı, iyi bir ciro oluşuyor. Outlet merkezi sayısının önümüzdeki dönemde de artması bekleniyor.

Tüketim değişimi
Kriz döneminde alışveriş merkezlerinde önemli bir gelişme de C segmenti tarafından yaşandı. C segmenti tüketici grubunda tüketim tekstilden gıda sektörüne doğru kaydı. C grubunun tüketiminde ciddi bir düşüş görüldü. Özellikle Anadolu'daki C grubunda düşüş çok sert oldu. Ama kriz çıkışında C grubunun tüketiminde artışlar daha fazla.

Türkiye, 2009 yılım 1 milyon metrekarelik kiralanabilir alan artışıyla kapatıyor. 2010 yılında alışveriş merkezlerinin metrekare cirolarında yüzde 15'in üzerinde artış bekleniyor. Metro Group Türkiye Temsilcisi Dr. Nurdan Tümbek Tekeoğlu, AVM yatırımlarının 2010 yılının son çeyreğinde hızlanmasını beklediklerini söylüyor. Bu dönemde satışları canlandırmak için düzenlenen promosyon ve kampanyalara da dikkat çeken Tekeoğlu, bu konuda Metro'nun stratejisini ise şöyle değerlendiriyor:

"Krizde satışları canlandırmak için AVM'lerde ciddi promosyon ve satış kampanyaları uygulanıyor. Aynı nedenle ciddi indirim kampanyalarının, promosyonların devam edeceğini düşünüyoruz."

Hedef yüzde 10 büyüme
Nielsen tarafından gerçekleştirilen AMPD Perakende Endeksi Kasım 2009 raporuna göre, 2008 Kasım ayındaki yıllık artış 2007 Kasım ayına kıyasla yüzde 8 seviyesindeydi. 2009 Kasım ayındaki yıllık ciro artışı ise (Kasım'dan Kasım'a) yüzde 5 düzeyinde olmuş. 2009 yılının ilk 11 ayını 2008 yılının aynı dönemiyle kıyasladığımızda, organize perakende cirosunun yüzde 6 büyüdüğü görülüyor.

Sektörün 2010 hedefi ise yüzde 10 büyüme. Bu yıl organize perakendenin cirosu ise 65 milyar dolar. YKM Yönetim Kurulu Üyesi Nuşin Oral, sektörde hareketlenmenin 2010 yılında artacağını dile getirerek, "Artık ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı öğrendik. Şimdi sektör gaza basacaktır" diyor.

Perakendenin 2009'da ciddi bir ayakta kalma mücadelesi verdiğini ifade eden Diesel'in Türkiye temsilcisi Özlenir Giyim'in sahibi Tahsin Özlenir, 2008 sonbaharında tüketimde başlayan düşüşün, şirketlerin bir sonraki sezon siparişlerinde volümleri düşürdüğünü belirtiyor. Özlenir, şöyle devam ediyor: "Elinde az mal olan perakendeci de indirimlere geç girmeyi denedi. Ama çok mümkün olmadı. Sürekli indirim için tüketici beklentisi devam ediyor. Kriz uzun sürecek. 2010'da şirketlerin finansman sıkıntısı yaşayabileceğini tahmin ediyorum."

Gıda perakendesinde yeni hedefler
Gıda perakendeciliğinde 2010'un 2009'dan çok da farklı geçmeyeceği düşüncesi hakim. Zaten gıdada işler 2009 yılında tekstil perakendesinde olduğu gibi büyük bir düşüş yaşamadı. Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Şeref Songör, sektörün 2009 yılında da istihdam oluşturmaya ve büyümeye devam ettiğini söylüyor. "Gıda perakendeciliği dışında özellikle beyaz eşya ve konfeksiyonda ciddi sıkıntı diyen Songör, şöyle devam ediyor:

"Toplamda 10 bin civarında market ve hiper market boyutu mağazacılığının olduğunu biliyoruz, 2008 yılında 38 milyar dolar ciroya ulaştık. Bu yıl ise 40 milyar dolar civarın d7a bir ciro bekliyoruz. 2010 yılında 50 milyarı yakalayabileceğimizi düşünüyoruz. 2010'da sektörde ciddi bir büyü bekliyoruz. Özellikle istihdamın büyümesine en çok katkı sağlayacak sektörlerin başında olacağız."

Uyum Marketleri Yönetim Başkan Yardımcısı Ali Akyüz ise 2010 yılı için "2009'dan pek farklı olmayacağı görüşünde. Bununla birlikte 2009 yılının olumlu yönlerinin 2010'dan daha az olduğuna dikkat çeken Akyüz, “Bir çok çok şirket, altyapıları uygun olduğu için, yoğun ciro hareketi içinde durumunu bilmiyor. Giderek kârlılıklar düşüyor ve maliyetler de yükseliyor. Böyle bir bilanço, büyük tehlikeler içeriyor diye düşünüyorum" diyor.

Migros Ticaret A.Ş Genel Müdürü
"İyileşme yavaş olacak"
2010 yılının ilerleyen aylarında iyileşme bekliyoruz. Krizin etkisi uçurumdan düşmek kadar keskin olmayacak. Bir anda tekrar çıkışa geçilemeyecek, iyileşmenin yavaş olacağını hesaba katıp, uzun soluklu adımlarla planlama yapılması gerekiyor.

Global krizin başladığı geçen yıl, Migros olarak süreci, büyüme ve talebe uygun fırsatlar sunarak karşılayacağımızı belirtmiştik. O dönemin tutucu ve kabuğuna çekilmiş ürkek mesajları yanında bizim izlediğimiz cesur stratejinin, bugün geniş ve yaygın olarak kabul görmesi memnuniyet verici. Bu yıl müşteri sayımızı, yüzde 15 oranında artırdık. Yıl sonunda ciromuz, hedefimize paralel gerçekleşecek. Bir yıl önce haftada sekiz mağaza gibi iddialı hedef ortaya koymuş, yeni rotamızı açıklamıştık. Yıl sonunda hedeflediğimiz 400 mağazayı açmış ve arzu ettiği büyümeyi gerçekleştirmiş olacağız rotamız, 70 milyonluk ülkenin dün; listelerindeki perakendecisi olarak üst sıralara yerleşmek, kriz sonlandığında dünyayı daha büyük perakendeci olarak selamlamak."